DIŞ POLİTİKADA DESTANSI ‘’DENGE’’ POLİTİKASI
Kıymetli okurlarım,
Rusya ve Ukrayna gelişmelerini hepimiz izliyoruz. Burada asıl mesele Rusya ve Ukrayna değil, Çin ve Amerika’dır. Buna da çok ileride değinirim. Lakin burada Türkiye’nin iradeli duruşunu hepimiz tebrik etmek durumundayız diye düşünüyorum.
Hem Nato ülkesi olup, Hem de Rusya ile iyi derecede ittifaklar kuran Türkiye bugün bölgede ve sahada hem Nato’dan hem de Çin’den daha belirleyici bir rol oynuyor şüphesiz. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve bürokratlarımızın ustaca manevraları bugüne kadar ki olan süreçte maddi manevi bir yıpranma çıkarmadı önümüze.
Zira bir Cuma namazı sonrası Nato gereğini yapamıyor deyip, Avrupa Konseyi’nde ise Rusya’nın aleyhine oy kullanılmayıp çekimser kalınması, daha sonra ise Ukrayna ve Rusya arasında AB ve Nato’dan daha etkin bir şekilde arabuluculuk rolü yaparak en sonda Montrö hükümlerinin uygulanmaya koyması gerçekten dış politikaya yön veren yetkililerimizin başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Bakanımız olmak üzere tarihi çok iyi okuduğunu gösteriyor.
Ukrayna halkının direnişini hepimiz takdir ediyoruz. Lakin Zelenski’yi birçok kişinin ve yazarın aksine samimi bulmuyorum. Hukuk mezunu bir adam olan Zelenski İsrail bombaları altında ezilen masum Müslüman çocuklarına yardım edeceği yerde İsrail’e başarı dilerken bu durumun bir gün kendi başına gelebileceğini de inancının değil vicdanının bir gereği olarak bilmeliydi.
Zalimlik her yerde aynıdır. Mazlum her yerde her inançta aynı mazlumdur. İslam mazlumu mümin veya değil diye ayırmaz. Biz millet olarak Ukrayna halkına her daim destek oluruz, oluyoruz.
Ve lakin Ukrayna bürokrasisinin tehlikeli açıklamalarını iyi niyetli bulmuyorum. Türkiye ağzından Putin karşıtı koalisyonu kurduk gibi kelimelerin müttefiklik durumuna uymadığını düşünüyorum. Zelenski kendisini her halukarda gazlayan batıya hesap sormalı ve bunu açıkça dile getirmelidir. Yok ‘’ Biz Erdoğan’la anlaştık, Boğazları kapatıyoruz, Putin diktatörlüğüne karşı beraberiz ‘’ gibi tweetler atıp yanına da Türk bayrağını koyması açık bir tahrik politikası ve Türkiye’yi cendereye çekme girişimidir.
Bir defa Moskof öyle bir yapıya sahiptir ki biz Poltava muharebesi sonucu Demirbaş Şarl’ın sığınma talebini kabul etmiştik te moskof bu yüzden bize savaş açmıştı. Zelenski Türkiye’yi topa çekeceğine Batılı dostlarına Ukrayna halkına ihanet ettikleri için hesap sormalı.
Batı yaptırımları Fifa ve Eurovision’a kadar genişleterek Putin’e hesap soruyor sormasına ama köşeye sıkışıp arkasını duvara dayayan adam daha sert darbeler vuracaktır. Hiç kimse Putin’in nükleer güç kullanma söylemini küçümsememeli ve hesabını buna göre yapmalıdır.
Yıllarca PKK ve diğer terör örgütleri ile uğraştık. Ağır bedeller ödedik. Batı bizim için tek bir açıklama bile yapmadı. Ama mesele dindaşları olunca ortalığı ayağa kaldırdılar, Nato ve AB üyesi olması için uzun özel toplantılar düzenliyorlar.
Buda onların ne denli çifte standart sahibi olduklarını gösteren bir diğer ibret vesikasıdır. Buna rağmen Türkiye, Batı ve Rusya arasındaki denge politikasını gayet başarılı bir şekilde idame ettiriyor, özellikle BAYRAKTAR, Karabağ ve şimdi ki savaştan sonra dünya savaş dengelerini değiştirdiğini bir kez daha ispatlamış oldu. Önümüzde ki süreç belki bizi biraz zorlayacaktır ama inanın Türkiye havada ki pus dağıldıktan sonra kuvvetli bir güç unsuru olarak dünya sahnesinde yerini alacaktır. Önümüzde ki süreç bu savaşın kısa sürmeyeceğini gösteren bir süreç. Bu zaman zarfı içerisinde Türkiye Cumhuriyeti’nin statik politikası olan denge politikasının büyük bir hassasiyet ile sürdürülmesi elzemdir ve Türkiye Cumhuriyeti bunu en iyi şekilde yapmaktadır.
Kalın sağlıcakla.