Siyasi partiler genel merkezlerinde seçime hazırlanmada gayet titizler, ince eleyip sık dokuyorlar ve bunlara yeni partilerde ekleniyor son dört ayda 5 yeni parti kurulmuş en son Ahmet Özal. Neredeyse okeyden kalkan dörtlü ile yancılar toplanıp parti kuracaklar, vardır bir hikmeti elbette zamanı geldiğinde anlarız. Hangisine sorsanız halka borcumuz var ödemeliyiz diyor, ne demekse ya da ne anlamalıysak bir kişide çıkıp madem bize borcunuz var demek ki bizden bir şeyler almışsınız (!) demiyor.
Ulusal siyasette Solun merkezi belli, Milliyetçilerinde öyle ancak merkez sağda kıyasıya bir mücadele var. İYİ parti ve AK partiden kopup gelenlerin, AK partinin rolünü üstlenmek adına büyük gayret içindeler. Siyasetçi bir arkadaş hep şöyle der “Türk siyasetinde CHP ve MHP hiçbir zaman sahneden inmez” ancak merkez sağın patronu her 15-20 yılda bir değişir. Hak vermemek elde değil.
Ben ulusaldan ziyade beni ve Kentimi temsil edecek veya yönetecek partilere baktığımda, Belediyede %67 oy almış CHP’sinin her ne kadar ulusalda ittifak halinde de olsalar tek rakibinin İYİ parti olacağı kanaatine sahiptim. Son iki aydır dikkatle izlediğimde ilçede yeni üye kayıtları ile parti içinde yer edinmenin masumane gayretleri, yönetimdekilerin ise ısrarla kendi çalışma gruplarının dışından gelecek üyelere direndiklerini gözlemliyorum.
Sanıyorum ki.
*İYİ parti teşkilatı çoğunlukla MHP’den ayrılan küskünler veya orada yer bulamayıp gelen cingözlerden ilk kurucu yönetimlerini oluşturduklarını unuttuklarını.
*Siyaset bilgisini ve becerisini geliştirme adına faaliyetlerini yapamadıklarını. Yerel basını yeteri kadar kullanamadıklarını, sosyal medyanın hafızası olmadığını asıl olanın yazılı basın olduğunu atladıklarını.
*Teşkilatlar halka ideolojilerinin ne olduğunu tam anlatamadıklarını (hala bana da tam olarak anlatabilen çıkmadı)
*Başlarda halkın takdirini masumiyetleri, samimiyetleri ve amatörce yaptıkları siyaset ile kazandılar. Ancak galiba bu hızlı takdir görme ve beğenilme ruh hallerini etkilediğini, Olduğundan fazla kendilerine anlam yüklediklerini. Hâlbuki bilmeleri gereken “siyasetin bir saat sonrasının bile belirsizlik olduğu.”
*Teşkilatlar şehrin hiçbir sorununu gündeme getirmeyip, gündemdekiler için de kabul görecek çözüm üretemediklerini. Sandılar ki ittifak partisini eleştirmek onlara oy kaybettirecek. Unuttular sanırım ilk seçimde bu şehirde bu iki parti rakiptir ve kıyasıya yarışacaklardır.
*Genel merkezler CB adayını belirlememişken İYİ parti teşkilatlarında Milletvekili ve Belediye başkanı adayları havada uçuşuyor, söylenti o ki, Nerede bir başkan varsa ya Milletvekili ya da Belediye başkan adayı. Farkında değiller sanırım, partiye verilebilecek en büyük zarar bu çıkışlardır, zamansızdır, yersizdir.
*Parti teşkilatı, üye profilini çeşitlendirmek ve hem siyaseten hem de şehrin esnaf ve tüccarını kazanma yollarını bulmakta zorlandıklarını, Evet demokrasi sayılardan ibarettir ama 5 te 4 den büyüktür.
*İl ve ilçe teşkilatları arasındaki rekabet nedense partiyi bir adım ileri götürmek adına olması gerekirken, küskünlükler doğurduğunu. Neredeyse tüm teşkilatlar MHP’den ayrılıp gelmiş olmasına rağmen MHP örgütçülüğü ve disiplinini yönetimlerine taşıyamadıklarını.
*Halka hangi şartlarda olursa olsun doğruyu destekleyecekleri konusunda ikna edecek yerel muhalefeti yapmakta yaratıcı olamadıklarını.
*Sosyal medyanın büyüsü partinin hedefi ve halka çare olma algısının önüne geçtiğini düşünüyorum. Vesaire vesaire…
Demem o ki; Eğer gerçekten tek hedef halka hizmet ise İYİ parti il ve ilçe teşkilatlarının zaman varken toparlanması, Yöneticilerin ilk çıkış hevesine, azmine ve samimiyetine dönmeleri gerekmektedir.
Belki de en önemlisi partinin gerek meslek, gerekse yetenek olarak çeşitlendirilmesidir. Her gelen partiye bir şeyler muhakkak katacaktır. Eğer gelenleri rakip görürseniz emin olun halk sebep olanları oyunun dışına atacaktır.