Sevgili dostlar, nereden bakarsanız bakın ülke olarak iflasın eşiğindeyiz her taraftan çığlık sesleri geliyor.
İşçi, emekli, memur, çiftçi, küçük esnaf hepsi batmış yada batmanın eşiğinde.
Ama ülkemizin bir diğer büyük sorunu sınırlarımızı kontrolsüz şekilde geçen mülteciler.
Bizlere göre kontrolsüz, hükumete göre kontrollü.
Ben kesinlikle hükümet sözcülerine katılıyorum kontrollü bilinçli ve bir program dahilinde gelişler var.
Çünkü ben biliyorum ve görüyorum bu ülkeyi gelecekte yönetim biçimi olarak HİLAFET bekliyor.
Bu geçişlerde bu yönetim biçimi için araç olacaklar.
Kimse asla olmaz demesin İRAN ve LÜBNAN örnekleri önümüzde gün gibi duruyor.
Sevgili dostlar bayramlarda bir çok insan memleketine yada köyüne gider büyükleri ile hasret giderir ahirete göç edenleri de mezarlıklarda ziyaret edip dua ederler.
Bende bu geçtiğimiz bayram da doğup büyüdüğüm anne ve babamın ikamet ettiği KOFÇAZ TATLIPINAR köyüne gittim ve kaldığım süre içerisinde, her zaman huzur bulduğum topraklardan huzursuz ve tedirgin biçimde ayrıldım.
Çünkü ülkenin en güvenli toprakları artık istila edilmiş durumda önce SURİYELİ şimdi de AFGANLAR tarafından.
Bu güvenli topraklarda şimdi tedirginlik ve korku hakim kılınmış.
Gündüz insanlar dışarı çıkabiliyor ama gece olunca köyde sessizlik, karanlık ve korku hakim oluyor, her an gecenin karanlığın da camınız kırılabilir yada kapınız AFGANLAR'CA tıklayabilir.
Sevgili kardeşlerim bu sınır köylerinde ortalama 30 ile 50 hane oturur, yaş ortalaması da 50 ve üzeredir, şimdi bu insanların hepsi tehlike altında.
Her an eviniz, kahveniz soyulabilir caminizin camları kırılıp içine mülteciler girebilir, ki örnekleri yaşanmış.
Bu mültecilerden şanslı olanlar Bulgaristan'a geçiyorlar ama fazla uzaklaşamadan Avrupa Birliğine ait asker yada polislerce yakalanıyorlar.
Soyulup bir güzel de dövülüp iç çamaşırları ile tekrar Türk tarafına atılıyorlar.
Bazıları Türkçe biliyor, yaşları da 17 ila 23 arasında değişiyor ve benim gördüğüm hepsi erkek.
Kolluk kuvvetleride bıkmış durum da ifadelerini alıp serbest bırakıyorlar.
Hele gece olunca köyler arasında veya büyük kentlere seyehat o kadar tehlikeli ki guruplar halinde yol boyunca hareket halindeler yorulunca da gündüz ısınan asfaltta yatıyorlar, ezilmeleri hiçten bile değil.
Ezilmezler ise yoldan geçen araçları durmaları için taciz ediyorlar durmayanlara da ellerinde ki sopa tarzı gereçler ile zarar vermeye çalışıyorlar.
Bu şartlarda köylerde yaşam inanılmaz zor ve tehlikeli.
Kıymetli dostlar!
Bu kadar göçmeni ülkemiz kaldırmaz bu topraklar bizim vatanımız, yurdumuz, evimiz, yuvamız bizim gidecek başka vatamız yok.
AKP iktidarı milyonlarca yabancıyı( hemde kalıcı olarak) ne hakla ülkemize sokuyor, bizden yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından izin aldılar mı ?
Vergisini ödeyen vatandaş olarak sormak en doğal hakkım.
Ülkemizde milyonlarca dar gelirli yoksul, yardıma muhtaç insanımız varken, onların rızkını yabancılara nasıl yedirirsiniz.
İktidar, merhametini ve dindaşlığını yabancılar için değil Türkiye vatandaşları için kullanmalı.
Yaşayarak öğrenmenin bedeli ağır olur, ben bu durumu yaşayarak öğrenmek istemiyorum, göreceksiniz 3-4 yıl içinde bu yabancı istilası ülkemizin başına büyük dert olacak.
Bu durum karşısında Ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün sözü aklıma geliyor.
Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur
Saygılarım ile.