Dilimizde kullandığımız her kelime çoğu insan tarafından kulaktan kulağa söylenerek yani duyularak hafızaya yerleşir, öğrenilir ve uzun yıllar o şekilde kullanılır. Belki de hayatı boyunca kulaktan duyduğu gibi o kelimeyi cümlelerinde kullanır. Yanlışlığının bile farkında değildir. Yanlış söylediğini bilmez. Pazardaki amca kışın “karnıbahar 10 tl” yazar önündeki kağıda. O gün pazara gelen herkes onu “karnıbahar” olarak kaydetti göz hafızasına. “Gel abla, karnıbahara gel” cümlesi satıcının yanında kulaklarında inledi. İşte yanlışlar silsilesi hiç farkına varmadan bireyin diline yerleşti.
Yanlışı düzeltmenin zorluğu ve bir o kadar zaman alışı doğrunun öğrenilmesini güçleştirdi. Şimdi nasıl diyeceğiz kırk yıllık Pazarcı Osman amcaya “karnabahar yaz doğrusu bu.” diye.
Bir de meraklıyız ya yabancı dillerden giren kelimelerle konuşmaya. Bari doğrusunu kullanabilsek. Hem yabancı kelimeyi kullanıyoruz hem de bir de yanlış kullanıyoruz. Al sana iki hata aynı sözcükte. Pazarda ayakkabıcı amca “orjinal deri bunlar, gel” diye sesleniyor. Şimdi nasıl diyeceksin ona “orjinal” değil “orijinal” diye. Zaten yabancı bir kelimeyi kullanıyorsun, onu da yanlış kullanıyorsun, söylüyorsun.
İşte verdiğim örnekler yanlış öğrenilmiş, doğrusunu bilmediğimiz sözcüklerin yazılış ve söylenişlerinin doğrusunu öğrenmenin zaman gerektirdiğini gösterir. Bunu da etrafımızdaki insanlarla doğru kelimelerle konuşarak çözebiliriz.