Geçtiğimiz günlerde Lüleburgaz’ın sosyal medyası, Tır Parkında mahsur kalan Tır fotoğraflarına şahit oldu. Fotoğrafta göründüğü üzere bir Tır, Lüleburgaz Belediyesi tarafından kısa süre önce yapılan Tır Parkında mahsur kalmıştı.
Bu park da bize gösterdi ki; Lüleburgaz’da alelacele yapılan işler sadece asfalt yoldan ibaret değil. Kıymetli karar vericilerin neden bu kadar panik içinde bir çabaya giriştiğini anlamamış biri olarak, Tır parklarına rağmen yol kenarına park yapan tır sürücülerine yaptırım uygulanacağı haberlerinden sonra bu tür projelerde dikkat edilmesi gerekilenleri kendimce izah etmek isterim.
Bir Tır Parkının en önemli unsuru zeminidir. Şayet parka ayırdığınız alan çok genişse, maliyet yüksek olduğu için zeminin kalitesinden biraz taviz verebilirsiniz ama yağışlı havalarda tam yüklü olarak parka misafir gelen Tırı batırtmamak kaydıyla…
Bu tür parklar inşa edildiğinde, böyle bir park yapıldığı çeşitli vasıtalar ile parka uğrayacak Tır şoförlerine bildirilir. Bu tür bildirimlerde Zeminin mıcır oranı veya asfalt oranı da belirtilir ki; gelen tır şoförü yağışlı bir hava koşulunda rahatlıkla sığınabileceğini bilsin ve gümrük kuyruklarında çile çekmesin.
Bu tür alanların asfalt olanı makbuldür ama silindirle iyi ezilmiş ve ziftlenmiş alanlar da şoförlerin kabulüdür. Neden ezilmiş ve ziftlenmiş alan? Çünkü şu bir gerçek ki; sadece kumun ve mıcırın yayıldığı ama iyi ezilmediği yerlerde yüklü tır daha çabuk batar!
Tır Parkı da bekleme durakları gibi sağlıklı bir projelendirme neticesinde yerel yönetimler için alternatif gelir kaynaklarından bir tanesidir. Şunu da tekrar hatırlatmak isterim. Lüleburgaz, tarih boyunca iki büyük ticaret şehrinin tam ortasındaki lojistik üssüdür. Bu ticaret şehirlerinden bir tanesi İstanbul, diğeri de Edirne’dir. Nitekim bölge ekonomisi için Edirne’nin önemini bu günlerde daha çok görüyoruz. İstanbul gibi bir finans merkezini ise tartışmaya gerek yok bile.
Genelde Tır Parklarının inşasında 2 etap olur. Birinci etapta, yukarıda biraz bahsettiğim gibi sahanın düzenlenmesi ve drenaj yapımı bulunur. Drenaj şu açıdan önemlidir; özellikle yağmur yağışında tırlar su içinde kalmasın. İkinci etabında da bütçeye göre bir sosyal tesis, yiyecek - içecek otomasyon sistemi, mümkünse sıcak yiyeceklerin servis edilebileceği bir büfe, tel örgüden ziyade çevre ihata duvarı, elektrik tertibatı ve aydınlanma vardır.
Güzergâhın önemine ve konumuna göre bu tür parklarda benzinlik, araç bakım ve onarım noktaları, hostel adı verilen, yolcuların ucuza konaklayabilmesi için öğrenci yurtlarına benzer bir sistemle çalışan pansiyonlar bulunmaktadır. Numaratörler sayesinde parka girecek tırların hak ihlali olmadan işlemlerini gerçekleştirmesi ve şoförlerin sürekli araç başında olma gereği duymadan güven içinde konaklayabilmesi çok önemlidir.
Nasıl ki Lüleburgaz Bisiklet Akademisi bugün 5 kıta ve 36 ülkeden binlerce bisikletlinin uğrak yeri olmuşsa, doğru bir şekilde inşa edilmiş güvenli Tır parkları kısa süre içinde binlerce tır şoförünün uğrak yeri olacaktır.
Lüleburgaz için örnek projeleri yerinde incelemeyi seven karar vericilerin, bir sonraki ziyaretini en yakında olduğu için, İstanbul’un içindeki tır garajlarına yapmasını tavsiye ediyorum. Daha kapsamlı AB standardında projeler için ise Sofya veya Selanik civarındaki özel ve tüzel kişilere ait parkları ziyaret etmeleri iyi olur.