Dünya bir imtihan sahnesi, herkes farklı bir şekilde sınanıyor. Keşke yaşananlardan ders alabilsek.
Depremden bir ay kadar önce, ev sahibi kiracısına;
-Kiran bundan böyle 4000 TL olacak diyor. Kiracı:
-Ağabey yapma! Zaten 1500 TL veriyorum, gel şunu 3000 TL yapalım, biliyorsun ben asgari ücretle çalışıyorum, çocukların okulu, masrafı, şudur, budur, yapma, etme, bizi de düşün. Diyor, ama nafile! Ev sahibi:
-Ya verirsin, ya da çıkarsın. Diyor. Bende aynı mahallede 2000TL’ye bir gecekondu buldum ve oraya taşındım.
Çoluk çocuğu olmayan, iki kiracısı ve üç katlı evi olan eski ev sahibi amcamız depremde canı kurtuldu, ancak evi yerle bir oldu. Eşi ve kiracıları öldü. Bize ve evimize bir şey olmadı çok şükür. Baktım enkazın yanında üşümüş titriyor. Tuttum elinden bizim eve götürdüm. O günden beri benim misafirim, bizde kalıyor, beraber yiyip, içiyoruz. Devamlı mahcup, önüne bakıyor ve:
-Ah ben ne yaptım! Diyor.
Unutmayalım ki mülk Allah’ındır. Salgın hastalık geldi, sokağa çıkamadık. Şimdi deprem oluyor, evimize giremiyoruz.
Hacı Bektaş-ı Veli hazretleri ne diyor:
“Şeriatte şu senindir bu benim,
Tarikatte hem senindir hem benim,
Hakikatte ne senindir ne benim”
Mülk Allah’ındır, insanlar emanetçi.