-“Bereket versin, bereketini gör, maldan hayır gör.”
- Alış-veriş esnasındaki bu tür karşılıklı dualar ancak Müslüman toplumlarda vardır. Başka toplumların lügatinde bu ifadeleri bulamazsınız. Bunlar: “Aldığın, sattığın, kazancın, malın sana mübarek olsun, bereketli olsun, hayrını gör.” demektir.
-Köpekler bir doğumda 6-8 yavru yapar. Koyunlar ise, en fazla 1-2 yavru yapar. Köpeklerin eti yenmez, dolayısıyla kesilmez. Koyun ve kuzular, eti için veya kurbanlık olarak dünyanın her yerinde kesilir ve tüketilir. Buna rağmen dünyadaki koyun sayıları, köpeklere göre milyonlarca fazladır. İşte bu durum ancak bereketle izah edilir.
-İnancımıza göre, iki helal, dört haramdan büyüktür. Kazancın hak edilmesi çok önemlidir. Bir ton suyunuz olsa, içine bir bardak idrar dökülse, içmek için bir kova temiz suyu tercih edersiniz. Çünkü temiz ve helal olan fıtrata uygundur.
-Kısa zamanda çok iş yapabilenler, çok eser bırakanlar var, bıraktığı eserlere, yaşadığı yıllara bakıp; ”o kadar yılda bu kadar eser nasıl yapılabilir?” Sorusu zamanın ve kazancın bereketlenmesi ile izah edilir. Çağımızda ulaşım ve iletişim hızlandı. İnternet var, telefon var, hızlı tren var, uçak var, jet var ama günümüz insanı işleri yetiştiremiyor. Zamandaki bereketsizliği Peygamberimiz(as) şöyle anlatıyor:
-“Zaman yakınlaşmadıkça kıyâmet kopmaz! Öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, hafta da bir gün gibi, gün saat gibi, saat de bir ateş kıvılcımı gibi (kısa) olur.”
-Az bir gelirle ev, bark sahibi olabilmek, çoluk çocuğu geçindirebilmek, kazancın bereketlenmesi iledir. Çok para kazanan, ama geçim sıkıntısı çeken, kileri dolu olsa da, huzursuzuz, “yetmiyor, geçinemiyorum” diyenler, aslında midesi değil, ruhu ve gözü aç olanlardır. -Üç kişilik yemek, helalinden kazanılmış ise, besmele ile yenirse bereketlenir, dört, hatta daha fazla insanı doyurur.
-İsraf çağımızın en belirgin hastalıklarından biri, israfla kendimizi tüketiyoruz. Moda, bencillik, israf, vurdumduymazlık, kibir, bana ne anlayışı insanlığı mahvediyor. Ülkemizde her yıl milyonlarca ton gıda çöpe atılıyor. Zengin Avrupa ülkelerinde israf daha da fazla, Afrika’da insanlar sömürülerek ekmekleri çalınıyor, açlığa mahkûm ediliyor. Zenginlerin köpeğinin içtiği sütü, yediği mamayı birçok insan bulamıyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre çöpe atılan gıdaların sadece dörtte biri kurtarılsa, dünyada açlık kalmayacak. Dünya, zenginleri bir türlü doyuramadığı için, fakirler açlıktan ölüyor!
-Üç günlük dünya da daralmışız, huzur arıyoruz. İlahi rehber Kur’an-ı Kerim tüm insanlığın derdine teşhisi koyuyor ve şöyle buyuruyor:
-"Her kim benim zikrimden (Kur'an'dan) yüz çevirirse, mutlaka ona dar (sıkıntılı) bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz." Meselenin çözümü Kur’an-ı Kerim adres gösterilerek, Rabbimiz tarafından şöyle açıklanıyor:
-“Ey insanlar! (Kur’an) Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara bir rehber ve rahmet olarak gelmiştir.”