Belediye ağaç budaması yaptı
YA KAZA OLURSA!
Vali Turan’dan hafta sonu ziyaretleri
Bugün sağanak yağışlı
Bu yazı 14 Ekim 2023, Cumartesi 09:16:09 tarihinde eklendi. 2002 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

FİLİSTİN OPERASYONU MU, İSRAİL SAVAŞI MI? - Ozan Akarsu

FİLİSTİN OPERASYONU MU, İSRAİL SAVAŞI MI?

 

Yom Kippur Savaşından tam 60 yıl sonra dünya yeniden İsrail – Filistin çatışmalarıyla uyandı. Başta herkes alışılagelmiş İsrail – Filistin çatışması olacağını beklerken, gelen görüntüler durumun çok daha farklı olduğunu gösterdi.

İsrail ve Hamas arasındaki çatışma esasında uzun bir tarihi geçmişe dayanıyor ve birçok farklı sebepten dolayı artık karmaşık ve tek bir cümle ile tanımı imkânsız bir hal almış durumdadır. Temelde Batı Şeria ve Gazze şeridi, İsrail ile Filistin arasındaki çatışmaların ana kaynağı oldu.

Özellikle Hamas’ın Filistin’de siyasi üstünlüğü ele geçirdiğinde Hamas’ın İsrail’i tanımaması ve İsrail’e yönelik eylemlerini sürdürmesi, İsrail’in de operasyon düzenlerken sivil – milis ayrımı gözetmemesi günümüzdeki çatışmaların nedenidir. Yaklaşık 30 yıldır iki ülke arasında sürekli barış görüşmeleri yapılıyor’du; ancak herhangi bir çözüm süreci belirlenmiş değil’di.

Bu güne kadar Gazze ve Batı Şeria içinde yaşanan çatışmalar, ilk defa İsrail topraklarına taşındı. Paramotorlar ile hava akınları gerçekleştiren Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el- Kassam Tugaylarına ait milisler İsrail birlikleri için adeta şok etkisi yarattı.

Operasyonun başlamasından kısa süre sonra Gazze sınır hattında gedikler açıldığı ve buradan içeri giren pikaplı ve motosikletli milislerin hatta yakın yerlerde yaşayan İsrailli sivilleri ve askerleri rehin olarak Gazze’ye götürdüğü görüldü. Bir Hamas sözcüsü Al Jazeera'ya yaptığı açıklamada “Onlar rehine değil, savaş esirleri" dedi.

İsrail hükumeti, İsrail’in meşhur istihbaratının bu şekilde koordine edilmiş bir saldırıyı nasıl görmezden geldiği konusunda hemen soruşturma başlattı. Bu güne kadar yaptığı operasyonları onlarca kitap ve filme konu olmuş bir örgüt, böylesi bir zafiyetin içinde nasıl kalabilirdi? Saldırının ilk 2 gününde kara, hava ve denizden saldıran milislerin bu hazırlığı karşısında Mossad adeta uyumuştur.

Hamas bu saldırısında İsrail güvenlik duvarını aşabilecek her yolu deneyerek başarılı oldu. İsrail ordusu düşmanını küçümseyerek, hazırlıksız yakalandı ve durumu toparlamaya çalışırken büyük panik yaşadı. Tabiri caizse eli ayağına dolaştı. Oysa bulunduğu coğrafyada bir gözü açık uyuması gerektiğini aklından çıkarmamalıydı…

Bundan sonra İsrail ve Filistin arasında herhangi bir görüşme zemini oluşacağını düşünmüyorum. Hamas bu saldırıdan sonra ciddi bir muhatap olması gerektiğine inandırmak istese de İsrail her çatışma sonrası dünya kamuoyunu kendi lehine çevirmesini bilmiştir. Bu saldırıyı alakası olmasa da kendi 11 Eylül’ü gibi pazarlamasını iyi bilecektir.

Hamas bu sürecin sonunda sadece İsrail hapishanelerinde tutulan militanlarını elinde tuttuğu İsrailliler ile takas ederek kazanım sağlayabilir. Onun dışında Gazze’de yine ölen öldüğü ile kalır, İsrail’in baskısı ve bombardımanları ağırlaşarak devam eder.

Hizbullah’ın etkinliği savaşın Lübnan güneyine ve Suriye güney batısına sıçramasına sebep olabilir. İsrail Ordusu Gazze’ye öncelik verip bu iki ülkede muhtemelen önleme yapmaya girişecek, Gazze’de istediğini alıp buralarda karşı saldırıya geçmeden evvel sürekli sınır hatlarından savuşturmayı seçecektir.

Ülkemizde de Siyasiler ve basın, her konuda olduğu gibi bu olay karşısında da yine ikiye bölündü.

Bir tarafta Mehmetçik Gazze’ye sloganları atılırken, diğer tarafta itidal çağrısı yapıldı. Öncelikle şunu bilmek gerekir ki; Türkiye, Rusya – Ukrayna Savaşı’ndaki gibi bir denge oluşturan ülke değildir. İsrail – Filistin çatışmalarının milli menfaatlerimizle alakası yoktur. İsrail ve Filistin Mavi Vatanımızdaki sınır komşumuzdur ve sınırlar netlik kazanmamıştır. Bu bağlamda bir strateji ortaya konabilir.

Bu güne kadar Filistin’i fiilen abluka altında tutan ve üstün gelirse ablukasını arttıracak İsrail, kendisiyle antlaşma yapılmadan Filistin ile yapılacak bir antlaşmayı tanımayacaktır. Aynı şekilde Filistin de İsrail ile olan antlaşmayı tanımayacaktır. Türkiye bu savaşın taraflarıyla bunu bilerek masaya oturmak durumundadır. Çünkü Mavi Vatan, her iki ülkenin Yunan ve Rumlar tarafından çalınmış karasuları parçalarını onlara iade ediyor.

Bunun dışında bu savaşın sadece Suriye’deki etkisi ve yansımaları takip edilmeli, önümüzdeki günlerde yapılacak operasyonlar için şartların uygunluğu değerlendirilmelidir. Şayet oraya bir kolluk kuvveti yollanacaksa, ABD öncülüğünde Irak’taki gibi bir koalisyon kursun veya alsın yıllardır eğitip donattığı YPG’yi götürsün.

Şu ana kadar çatışmalardan bahsederken, yaşananların operasyon mu yoksa savaş mı olduğu konusunda çelişkili başlıklar atılmaya devam ediliyor. Milletin müşterek sesi olması gereken basın, yine kararsız bir dil kullanıyor. Çünkü basın mensupları, büyük resmi göreceğim derken konuyu yine alakası olmadığı halde artık miadı dolmuş belgesiz ve dayanaksız BOP söylemleri ile temelsiz Armageddon savına getirdi. Böyle bir kafa yapısı asla halkı aydınlatamaz.

 

 

Yazdır Paylaş
Diğer Ozan Akarsu Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek