Belediye ağaç budaması yaptı
YA KAZA OLURSA!
Vali Turan’dan hafta sonu ziyaretleri
Bugün sağanak yağışlı
Bu yazı 10 Kasım 2023, Cuma 09:13:21 tarihinde eklendi. 1556 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

KUR’AN-I KERİM’DE YAHUDİLERİN VASIFLARI ve LANETLENMELERİ -2 - Eyyüp Sabri Erdem

KUR’AN-I KERİM’DE YAHUDİLERİN VASIFLARI ve LANETLENMELERİ -2

 

Geçen haftaki yazımıza devam ediyoruz

Daha önce de bahsedildiği gibi, İsrailoğullar’ına Hz Musa ile Firavun'un zulmünden ve denizde boğulmaktan kurtulmak, çölde kendilerine gönderilen yiyeceklerle doyurulmak, susuzluklarını gidermek için kayadan su çıkarmak gibi nimetler verilmiş ve azaptan korunmuşlardır. Buna mukabil onlar verdikleri sözü tutmamışlar, daha sonraları bazı peygamberlerini öldürmüşler, Allah'ı kulluk etmeyi bırakıp puta tapmaya başlamışlar, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmışlar ve fesada uğratmışlardır. Onlar, verilen nimetlere karşı nankörlük etmeleri, zulme sapmaları, hile, fesad ve fitne yapmaları cinayet işlemeleri, gurur, inat ve taassupları, haris bir şekilde dünyaya ve mala tapmaları neticesinde Allah tarafından lanetlenmişlerdir.

Fakat bu lanetlenmenin sadece ırkî bağlamda ele alınması yanlış olur. Çünkü onlar içinde de hak ve hakikate tabi olan, iyiliği emredip, kötülüğü nehyeden kimselerin olduğu gerçektir.

Nitekim Hz. Peygamber (Aleyhisselam) döneminde Yahudi alimlerinden olan Abdullah b. Selam(Radiyallahu Anh)kitaplarında(Tevrat’ta)Hz. Peygamber (Aleyhisselam)'in vasıflarını okumuş ve Peygamber'i görür görmez "Bu yüzde yalan yoktur." diyerek hemen iman etmiştir.

Hiç kimse milliyetinden ve ırkından dolayı şekavete mahkum olmadığı gibi, saadete nail olmayacağı, üstünlüğün ancak takvada olduğu, kim zerre kadar hayır işlerse veya zerre kadar kötülük yaparsa muhakkak karşılığının verildiği hakikati mutlak Adaletin iktizasıdır.

TERÖRİST İSRAİL DEVLETİNİN KURULUŞU

Hitler Almanya’sı dönemindeki Yahudi Soykırımı sonrasında, uluslararası toplumda bir Yahudi devletinin tanınması yolundaki baskılar yoğunlaştı. 1948’de de İsrail devleti!!! kuruldu.

Kurulma aşamasında ve öncesinde, yüz binlerce Filistinde yaşayan müslüman halk, Yahudi İrgun tedhiş hareketinin katliamlarıyla, bölgeden sürüldü.

Siyonist İsrail devleti!!! ilan edildikten bir gün sonra, Irak, Ürdün, Lübnan,Mısır ve Suriye orduları ile savaşa tutuştu ama bu ordular püskürtüldü. İsrail ordusu, bazı bölgelerdeki küçük direnişleri de katliamlarla bastırdı.

SİYONİST İSRAİL’İN YAPTIĞI KATLİAMLAR

Kral Davut Katliamı:

İsrail örgütü Irgun’un 22 Temmuz 1946 senesinde Kral Davud Oteli’ne düzenlediği saldırıda, aralarında İngilizler, Araplar ve Yahudilerin bulunduğu 96 kişi hayatını kaybetti.

Der Yasin Katliamı: 1946 yılında Kral Davud oteli katliamından bir ay sonra ise Filistinin köyü Der Yasin’e giren Moşe Dayan’ın liderliğindeki çete, uyumakta olan 576 Filistinliyi, bomba ve otomatik silahlarla tarayarak öldürdü. Moşe Dayan, ilerleyen yıllarda İsrail Savunma Bakanı, çetenin en acımasız fertlerinden biri olan Bayan Golde Meir ise İsrail Başbakanı oldu.

Safsaf Katliamı: İşgalci İsrail ordusu 29 Ekim 1948’de Safsaf köyüne girdiğinde 70 kişiyi öldürdü. Aynı gün El-Halil’deki Davayima Köyü’nde ise aralarında kadın ve çocuklarında bulunduğu 80 Filistinli öldürüldü.

Et-Tantura Katliamı

22-23 Mayıs 1948 gecesi gerçekleşen Et-Tantura katliamında onlarca Filistinli öldürülerek toplu mezarlara gömülmüştü. Bu toplu mezarın, şu anda İsraillilerin uğrak yeri olan bir plajda bulunduğu ortaya çıkmıştı.

Katliama katılan İsrail askerleri kasabada akıl almaz cinayetler işlemiş ve tecavüzlerde bulunmuştu.

Yahudi askerler, 16 yaşındaki bir çocuğa tecavüz edildiğini, Filistinlilerin kafese konularak yakıldığını, topluca tüfeklerle tarandıklarını ifade etti.

Şaron Katliamı: 1953 yılında Batı Şeria’daki Kibya Köyü’ne baskın yapıldı. 67 kişinin yaşamını yitirdiği baskının lideri Ariel Şaron’du.

Kufr Kasem Katliamı:

1956 yılında Mısır’ı işgal etmeye hazırlanan İsrail ordusu, Kufr Kasem isimli köyde katliam yaptı. Bu saldırıda öldürülen 49 kişinin arasında kadınlar ve çocuklar da vardı.

Samu Köyü Katliamı:

1956 yılında Samu köyüne giren İsrail askerleri 18 Filistinli’yi vurdu, köy yerle bir oldu. 1968 yılında İsrail uçakları 15’ten fazla Filistin köyüne havadan napalm bombası yağdırdı. Resmi rakamlarla 56 kişi feci şekilde can verdi. İrbid şehrindeki bombardımanda ise ölü sayısı 30’du.

Şeria Nehri Katliamları

15 Şubat 1968 yılında Siyonist işgal çetesine ait savaş uçakları tarafından Şeria Nehri boyunca Filistinlilerin yaşadığı 15 köy  bombalandı. Katliam sırasında napalm bombaları kullanılırken saldırıları sırasında 56 Filistinli katledildi.

12 Şubat 1970 yılında Mısır sınırında bir fabrikayı İsrail uçakları vurdu, 70 işçi hayatını kaybetti.

Sha'a Katliamı

8 Nisan 1970 Siyonist işgal çetesi tarafından Mısır'ın Sha'a kentinde bir okulun bombalanması sonucu 46 Müslüman feci şekilde katledildi.

Suriye, Mısır, Libya Katliamı:

İsrail hava kuvvetleri, 19 Şubat 1973’te Libya Havayolları’na ait bir uçağı düşürdü. 107 yolcu ve mürettebat can verdi. Yine işgalci israil uçakları 1970 yılında Mısır’daki Sha’a eyaletinde bir okulu bombaladı, 46 çocuk öldü. 1971’de Suriye’deki bombardımanda ise en az 200 kişi yaşamını yitirdi.

Sabra ve Şatilla Katliamı

Tarihin tanıklık ettiği en vahşi katliamlardan biri olarak hafızalara kazındı. 16 Eylül 1982 yılında Siyonist çetenin işgal ettiği Lübnan'da, Hristiyan Falanjist milisler, 2 bin kişiyi cesetleri tanınmayacak bir vahşet ile katletti.

Sabra ve Şatilla katliamları işgal çetesinin Savunma Bakanı olarak görev yapan Ariel Şaron'un gözetimi ve koruması altında gerçekleşti. Kahir ekseriyeti kadın ve çocuklardan oluşan savunmasız Müslümanların yaşadığı kamplar, mülteciler kaçmasın diye işgal ordusu tarafından kuşatıldı. Ardından açılan bir koridor ile kampa sokulan silahlı Falanjist milisler; kadın, çocuk, bebek ve ihtiyar demeden Müslümanları katlettiler. Çoğu şehidin yüzü işkence ile tanınamaz hale getirildiğinden katledilenlerin büyük kısmının kimliği tespit edilemedi.

Gazeteci Robert Fisk, olay yerinde gördüğü manzarayı, The Independent gazetesinde yazdığı bir makalede şöyle aktarmıştı:

 “18 Eylül 1982'de Sabra ve Şatilla kampında bulunanlar için Şaron, ardında şişmiş cesetler, tecavüz edilmiş, işkenceye uğramış ve sonra da katledilmiş kadınlar ve bebekler bırakan bir kasaptır. Olaydan 18 yıl sonra bugün bu caddelerde dolaşırken katliam manzaraları hala gözlerimin önünden gitmiş değil. Biraz ötede Sabra Camisi'ne giden yolda 90 yaşında, beyaz sakallı ve pijamalarıyla Nuri Bey'i görüyorum. Ölü bedeninin yanı başında yün başlığı ve bastonu duruyor. İlerideki dar sokakta yemek tencerelerinin yanında yatan iki kadın cesedi var… Cesedin birkaç metre ötesinde çürüdüğü için bedenleri morarmış, bir çöp gibi oraya fırlatılmış bebekler...”

Kudüs Katliamı:

Sabra ve Şatilla’nın etkileri henüz silinmemişken işgalci israil askerleri 1990 yılında Kudüs’te yeni bir katliama imza attı. Mescid-i Aksa’yı yıkarak yerine Süleyman Mabedini inşa etmek isteyen Yahudilerle Filistinliler arasında çıkan çatışmada 30 Filistinli öldürüldü 800 Filistinli yaralandı.

Harem-i İbrahim Camii katliamı

25 Şubat 1994'te, Filistin'in el Halil kentindeki Harem-i İbrahim Camii, vahşi bir katliama sahne oldu. Baruch Goldstein isimli ABD'li bir yerleşimci terörist, namaz sırasında camiyi otomatik silahla taradı, 29 Filistinliyi katletti. Caminin içinde gerçekleştirilen katliamdan sonra, İsrail askerleri tarafından caminin ve El Halil’deki hastanenin dışında, hatta katliamda ölenlerin gömüldüğü mezarlıktaki protestolar sırasında, caminin içinde

katledilenlerden daha fazla insan öldürüldü.

Kana Katliamı:

18 Nisan 1996 yılında Lübnan'ın Kana köyünde, terör şebekesinin saldırısı sonucu Birleşmiş Milletler Lübnan Barış Gücü'ne sığınan(UNIFIL)  sivilleri hedef alması sonucu 106 kişi katledildi. İşgalci Siyonistlerin Gazap Üzümleri adını verdiği saldırılar silsilesi içerisinde yüzlerce masum da yaralandı.

Cenin Katliamı:

Filistin'in Batı Şeria bölgesindeki Cenin'de, İsrail'in 1948'deki saldırıları sonucu evsiz kalan Filistinliler için bir mülteci kampı oluşturulmuştu.

Bir kilometrekarelik kampta İsrail saldırılarından kaçan 13 bin 755 Filistinli, Birleşmiş Milletler gözetimi altında yaşıyordu. 3 Nisan 2002 gecesi İşgal ordusu kampa havadan ve karadan saldırı başlattı. Saldırılar sonucu yerle bir olan kampta 1300 Müslüman şehit olurken 1500 kişi yaralandı.  Saldırılar sırasında evlerin üzerinde buldozerlerle geçen işgal güçleri binlerce insanın evsiz kalmasına neden oldu.

Nuseyrat Katliamı

2004 yılında Gazze'de bulunan Nuseyrat ve Bureyc mülteci kamplarına saldıran Siyonistler aralarında 4 çocuğunda bulunduğu 14 Filistinli sivili katletti.

Lübnan Katliamı:

2006 yılında İsrail tam bir ay Lübnan’ı bombaladı. Savaşta binlerce sivil öldü, Beyrut tanınmaz hale geldi.

Gazze Katliamı:

İsrail Savunma Kuvvetleri’nin, Işık Bayramı’nın devam ettiği 27 Aralık 2008 tarihinde yerel saatle 09.30 sıralarında Hamas’ın İsrailli sivillere ve askeri birimlere karşı kassam roketli saldırılar yaptığı gerekçesi ile başlattığı savaş. İsrail’in saldırıları nedeniyle 1000’den fazla insan hayatını kaybetmiştir.

Mavi Marmara Katliamı:

Tarihler 31 Mayıs 2010’u gösterirken işgalci israil, Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine havadan helikopterlerle indirme yaptı. İsrail askerleri silah kullandı, barış gönüllüsü en az 9 kişi hayatını kaybetti. Saldırı karşısında sadece Türkiye değil dünya şoke oldu.

Gazze Katliamı

Resmî kaynaklara göre 7 Ekim 2023 tarihinden bu yana Gazze’de öldürülenlerin sayısının 4 bin 237'si çocuk, 2 bin 719'u kadın, 631'i yaşlı olmak üzere 10 bin 328'e çıktı, İsrail saldırılarında 25 binden fazla kişi de yaralandı ve Siyonist İsrail özellikle sivil yerleşim alanlarına,hastanelere saldırmış ve halen saldırılara devam etmektedir.

YAHUDİLER İLE İLGİLİ AYET-İ KERİME’LER

Dediler ki: “Cennete, Yahudi veya Hristiyan olanlardan başkası girmeyecek.” Bu, onların kuruntusudur. De ki: “Doğru sözlü iseniz (içinde hiçbir şüphe olmayan kesin) kanıtınızı getirin (bakalım)!”(Bakara sûresi 111)

Kitab’ı okuyup durdukları hâlde Yahudiler: “Hristiyanlar hiçbir şey üzere değildir.” dediler. Hristiyanlar da: “Yahudiler hiçbir şey üzere değildir.” dediler. Aynı şekilde bilmeyenler de onların sözünün benzerini söylediler. Allah, Kıyamet Günü'nde anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında hükmedecektir.(Bakara sûresi 113)

Onların dinine uymadıkça Yahudi ve Hristiyanlar senden hoşnut olmazlar. De ki: “Asıl doğru yol Allah’ın hidayet ettiği yoldur. Şayet sana gelen ilimden sonra onların isteklerine/arzularına uyarsan, seni Allah’ın (azabından koruyacak) ne bir dost ne de bir yardımcı bulursun.”(Bakara suresi 120)

Dediler ki: “Yahudi ve Hristiyan olun ki hidayete eresiniz.” De ki: “(Hayır, öyle değil!) Bilakis, (asıl hidayet) hanif olan İbrahim’in yoludur. Ve o, müşriklerden de değildi.”(Bakara sûresi 135)

Yoksa siz İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarının Yahudi veya Hristiyan olduğunu mu söylüyorsunuz? De ki: “Siz mi daha iyi biliyorsunuz yoksa Allah mı?” Yanında Allah katından (bir bilgi olduğu hâlde) şahitliği gizleyenden daha zalim kim olabilir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.(Bakara sûresi 140)

İbrahim, Yahudi değildi. Hristiyan da değildi. Hanif bir Müslimdi. O, müşriklerden de değildi.

(Âl-i İmran sûresi 67)

Yahudi olanlardan bazısı, kelimeleri kondukları yerden (asıl manalarının dışında kullanarak) tahrif ediyorlar. Dillerini geveleyerek ve dine hakaret ederek: “İşittik ve isyan ettik.”, “İşit işitmez olası!” ve “Râinâ!” diyorlar. Şayet onlar: “İşittik ve itaat ettik.”, “İşit ve bizi gözet!” deselerdi onlar için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, küfürleri nedeniyle onlara lanet etti. (Bu nedenle) pek az iman ederler. (Nisâ sûresi 46)

Şüphesiz, iman eden sonra kâfir olanlar, sonra tekrar iman edip sonra kâfir olanlar, sonra da küfürlerini arttıran kimseler; Allah onları bağışlayacak ve yol gösterecek değildir. (Nisâ sûresi 137)

Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez.(Mâide sûresi 51)

Selam ve Dua İle

Yazdır Paylaş
Diğer Eyyüp Sabri Erdem Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek