“Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine de erkek çocukları bahşeder. Yahut onları, hem erkek hem de kız çocukları olmak üzere çift verir. Dilediğini de kısır kılar. O, her şeyi bilendir, her şeye gücü yetendir.”
(Şura sûresi 50)
Allah’ın yeryüzüne imtihan için gönderdiği kadın ve erkek, yaratılış itibarı ile eksiksiz ve mükemmeldir.
Alemlerin Rabbi olan Allah insanı mükemmel olarak yaratmıştır,kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmuştur; ''Biz gerçekten insanı en güzel biçimde yarattık, (Tin sûresi 4) ''Allah size şekil verdi ve şeklinizi en güzel yaptı, (Teğâbün sûresi 3) O Allah yarattığı her şeyi güzel yapandır,(Sâd sûresi 7)Sonra insanı şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrâk organları yarattı[Secde sûresi 9) ve Biz insana iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi? (Beled sûresi 8-9)'' anlamındaki âyetler Allah'ın insanları en güzel ve en mükemmel biçimde yarattığını ifade etmektedir,bununla birlikte kadını kulluk noktasında eşit, insani hak ve hürriyetler açısından hiçbir ayrıma tabi tutmamıştır. Ruhsal ve bedensel özelliklerine göre vazife ve sorumluluklar yüklemiştir.
İnsanlık tarihi incelendiğinde görülmektedir ki kadın, haklar bakımından asırlar boyu ihmal edilmiş, horlanmış, aşağılanmış, en ağır zulüm, baskı ve işkencelere maruz tutulmuştur.
İSLAMDAN ÖNCE KADININ DURUMU
Kadın İslam dini gelmezden önce daima hor ve hakir görülmüş, aşağılık ve değersiz bir mahlûk olarak kabul edilmiştir, "Kadın meselesine tarihsel süreçte baktığımızda; Eski Yunan kültüründe kadın, şeytandan türeyen adi bir varlık olarak kabul edilmiştir. Eski Çin kültüründe kadın insandan bile sayılmamış ve hatta isim bile verilecek değerde görülmemiştir. Bir ürüne verilen seri numarası gibi 1, 2, 3 diye rakamlarla adlandırılmıştı. Eski Roma kültüründe kadın, haysiyetten ve şahsiyetten uzak necis, pis bir yaratık olarak kabul edilmiştir. Eski Hint kültürüne göre kadın bir musibetti. Vebadan, ölümden ve cehennemden bile daha kötüydü. 11'inci yüzyıla kadar İngiltere'de kocalar eşlerini bir meta gibi istedikleri bir bedel karşılığında verebiliyorlardı ve kadın murdar pis bir varlık olarak kabul edildiğinden, kutsal kitapları İncil'e dokunamıyordu. Ne vatandaşlık ve ne de mülkiyet hakları ve hürriyetler vardı. Eski Fransız kültüründe kadının insan olup olmadığı yüzyıllarca tartışılmış, sonunda kadının da insan olduğuna ve fakat onun erkekten daha alt bir tabakada olduğuna ve erkeğe hizmet etmek için yaratıldığına karar verilmişti. Kadınlar temyiz yeteneği olmayan çocuklar ve delilerle aynı kategoride görülüyordu. Bu durum Fransa’da son yüzyıllarca devam etmiştir.
Tahrif edilmiş Yahudi Hukukuna göre kadın, insanı aldatıp kötülüğe sevk ettiğinden melun bir varlıktı. Tahrif edilmiş Hristiyan Hukuku’nda kadın şeytanın kapısı, İblis'in silahı, fitnenin en büyük sebebi olarak kabul edilmişti."
İslâm dininin hakim olmadığı toplumlarda başta Avrupa, Afrika ve Asya’da kadın, İnsani hak ve hukuk açısından yoksun bırakılmış,ezilmiş ikinci sınıf insan muamelesi görmüş hakları gasp edilmiştir.Ne hazindir ki, hemen her konuda ezilen, horlanan ve aşağılanan kadının hakkı, 18'inci yüzyılda Fransız ihtilalinden sonra feminizm üzerinden savunulmaya başlanmış ve adeta feminizm yegâne kurtuluş gemisi olarak gösterilmiştir. Hali hazırda günümüzde Avrupa ve türevi topluluklarda yaşayan kadınların acınası hali de ortadadır. Bu durumdan neredeyse tüm dünya etkilenmiştir. Feminizm sözde kadın haklarını savunmak için, savaştığını iddia etse de, aslında kadının yaratılış özellikleriyle, anneliğiyle, kadının mihenk taşı olduğu aile kurumuyla savaşmıştır yüzyıllarca bu savaş devam etmiş ve bu savaşı günümüzde de sürmektedir.
VEDA HUTBESİNDE KADIN HAKLARI
Peygamber efendimiz(Sallallahu aleyhi ve Sellem)Veda hutbesinde kadın hakları ile ilgili erkeklere çağrıda
bulunmuştur;Peygamber efendimiz’in(Sallallahu aleyhi ve Sellem)yaklaşık 124 bin sahabenin hazır bulunduğu Veda hutbesinde sahabeye ve sahabeden sonra gelecek olan nesillere yaptığı emir ve tavsiyelerde kadınlarla ilgili önemli meselelere değinmiştir, Veda hutbesinde geçen,"Ey insanlar! Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde haklarınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır”.buyurarak kadını olması gereken en güzel konuma oturtmuştur.
Peygamber efendimiz’in (Sallallahu aleyhi ve Sellem ) emir ve tavsiyeleri ile"kadın keyfi ve isteğe bağlı konumlandırılan bir varlık olmanın ötesinde ulvi bir mertebeye taşınmıştır. Kadın hiç bir kimsenin, hiç bir sistemin kölesi değildir! Kadın bir meta(mal) ve para kazanmak için kullanılan reklam malzemesi değildir! Kadın başıboş, gayesiz ve vazifesiz bir varlık değildir!,Kadın kapitalist sistemin çarklarını çeviren bir tüketim canavarı değildir! Kadın estetik mafyasının masasında kesilip biçilmek için kullanılan bir oyuncak değildir!
Kadın annedir,eştir,erkeğin hayatını en güzel şekliyle tamamlayandır,evde huzurun kaynağıdır,evlatları yetiştirendir dolayısıyla bir toplumun geleceğinin şekillenmesinde en önemli etkendir
Kadın Allah'ın yeryüzündeki halifesi, eşref-i mahlûkattır ve eşref-i mahlûkatı yetiştirecek olan şerefli bir kuldur."
Dünyanın her yerinde insan haklarının çiğnendiği, İnsan ve kadın ticaretinin yapıldığı,kadına hiçbir hakkın tanınmadığı,her türlü zulüm ve hakaretin reva görüldüğü,Bir meta(mal) gibi elden ele satıldığı,hatta uzun süre “kadının ruhu var mıdır, yok mudur?” diye tartışmasının yapıldığı bir çağda,
Dinimiz İslâm’ın ve alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber efendimiz’in(Aleyhisselam)kadın haklarına karşı gösterdiği hassiyet hiç şüphesiz Rabbimizin kadına verdiği değerin göstergesidir.
Kur’an-ı Kerim’i incelediğimizde “Yaratılış itibarıyla kadın ve erkeğin ruhsal ve bedensel olarak farklı olduğunu bununla birlikte;Peygamber’e ve Kur’an’a Muhatap Olmada, Allah ve Resulünün Hükmüne Boyun Eğmede, İman Ve Amel Bakımından, (İbadet Bakımından Bazı kolaylıklarla Birlikte), Mali İbadetler dediğimiz ibadetlerde (Zekat, Fitre, Kurban, Hac), İlim öğrenmede ve öğretmede, Çalışma Hayatında, sosyal hayatın içinde Yönetimde, Emri Bil Ma’ruf Nehyi Anil Münker’de(İyiliği emredip kötülüğü nehyetmekte), Suç ve cezada, evlenip yuva kurmakta, Cennet’e Talip Olmada” kadın erkek arasında hiçbir ayrımın söz konusu olmadığı görülmektedir.
Rabbimiz kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir.” (Tevbe sûresi 71)buyurmuştur.
İbn Mace’de geçen bir hadis-i şerifte Ebu Hureyreden rivayetle: “Resûlullah (Aleyhissalâtu Vesselâm): “Allah’ım! Ben şu iki zayıfın hakkının çiğnenmesinden cidden sakındırırım: Yetim ve kadın.” buyurarak kadınlar hakkında titiz davranmamız gerektiğini, haklarına en hassas şekilde riayet etmemiz gerektiğini bizlere hatırlatmaktadır.
Yine Peygamber efendimiz’in (Aleyhisselam)gözüyle kadınlar, Kristal olarak görülmüş, kız çocuklarını koruyup gözeten, onların sıkıntılarına sabreden ve gideren, maddi ve manevi haklarına riayet eden anne ve babaların cennete gireceğini bizlere haber vermiştir.
“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yan yana bulunacağız” buyurdu ve parmaklarını bitiştirdi. (Riyazü’s-Salihin)
“Kimin bir kız çocuğu olur da onu diri diri gömmezse, onu aşağılamazsa ve erkek çocuğunu ona tercih etmezse Allah onu cennete sokar.” (İmam Ahmed, Müsned)
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam gelir ve “Ey Allah’ın Rasulü! Kime iyilik ve hürmette bulunayım?” der.
Rasulüllah (Aleyhisselam): “Annene” buyurur.
Adam, “Sonra kime?” der. “Annene” buyurur.
Adam, “Sonra kime?” der. “Annene” buyurur.
Adam, “Sonra kime?” der. “Babana” buyurur. (Buhari ve Müslim)
Başka bir seferinde efendimiz
“Cennet annelerin ayakları altındadır.” (Nesai) buyurarak annelik ve kadınlık onuruna verdiği değeri göstermiştir.
Peygamberimiz(Aleyhisselam), “Kadınlarınıza eziyet etmeyin! Onlar, Allah’ın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin” buyurarak emanetlere sahip çıkmamız gerektiğini, onurlarını korumamızı bizlere bildirmiştir.
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Efendimiz başka bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
“Ey insanlar! Kadınların haklarına riâyet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim.” (Müslim)
Peygamber efendimizin ashabından Abdullah İbn Ömer (Radiyallahu Anh)şöyle demiştir;
“Biz Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında hakkımızda vahiy indirilir korkusuyla hanımlarımıza karşı söz söylemekten ve istediğimiz gibi davranmaktan çekinirdik. Ancak Peygamber (Aleyhisselam) Efendimiz vefat edince hanımlarımıza istediğimiz gibi söz söylemeye ve rahat davranmaya başladık.”
(Buhari)
Kız çocuğu doğduğunda ona merhamet eden ve dinini öğreten babasına cennet kapısı açılır;
Evlendiğinde yuva kurduğu erkeğin dininin yarısı tamam olur;
Kadın anne olduğunda cennet ayaklarının altına serilir…
…….
DUA EDELİM
Filistin’de Gazze’de,Doğu Türkistan’da ve dünyanın farklı coğrafyalarında zulüm gören mazlum müslümanları feraha ve felaha kavuştursun.
Dünyayı kana bulayan siyonist yahudileri mahv-u perişan eylesin.
Amin…Amin…Amin…
Ya Rabb-El Âlemin.
Selam ve Dua İle