Salı gün öğleden sonra gelebileceğini ve bizim merâsim sonrası hemen dönüp yetilebileceğimizi düşündüğümüz misâfirlerimizin tam plânladığımız ve de az önce buluşma yerini kararlaştırdığımız gibi Çatalpınar'a, Pazar gün gittiğimiz iki önemli isme wefâ meyânında yapılan ANMA PROGRAMI'nın organizatörü arkadaşımız Ahmet Ali GENCEL'in kardeşinin cenâzesi için hareket etmek üzereyken gelen telefonla biz TDED karşılamasını yapmak üzere Boztepe Kitap-Kahve'ye yöneldik.
İSTANBUL TDED'DEN ANADOLU'YA
Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Merkezimizden yapılan nezâket ve motivasyon ziyâreti oldukça faydalı sohbet, fikir teâtîsi ve hasbihâlle geçti ve çok verimli oldu. Bize ayrıca teklif ve Ufuk niteliğinde faaliyet çeşitleme, açılım ve güncelleme sadedinde ve bir nevî pratiğe dâir hazır program niteliği ve yönerge mâhiyetinde bir de dosya sundular. Bize düşen sâdece uygulama. Kendilerine, gerek şubemiz, gerekse bu faaliyetlerden istifâde edecek Ordumuz adına teşekkür ediyoruz.
YALI CÂMİ, MISIR, NİL
Daha sonra önce bir öğle yemeği ve burada da daha bir derinleşen sohbetin ardından, Yalı Câmi'de namazla birlikte misâfirlerimizi doğu istikâmetine doğru olan diğer duraklarına uğurladık. Sanırız; Trabzon, Bayburt, Gümüşhane, Erzurum gidecekler. Vardıkları yere, has Dil ve edepli edebiyât soluğu getirip millî-mânevî hisleri Mısır'a Nil misâli canlandıran bu güzel ekibin yolları açık olsun... Âmîn...
EYÜP, TDED MERKEZ HABERİ
Bu ziyâret; merkezi İstanbul/EYÜP olan derneğimizin sitesinde, yayınlardan sorumlu Elif SÖNMEZIŞIK Hanımın kaleminden şöyle ifâdesini buldu:
"✨ TDED Genel Merkez Teşkilat Birimi'nin şube ziyaretlerinde üçüncü durağı Ordu'ydu. Heyet, Ordu Şube Başkanı Nûri Kahraman ve Yönetim Kurulu Üyeleriyle bir araya geldi
????Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyfullah Şahbaz, Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Zekeriya Kaan, Genel Muhasibi Feridun Tekbıyık’tan oluşan heyet, TDED Ordu Şubesi'nde Ordu Şube Başkanı Nûri Kahraman, YK Üyeleri Emine Şahin, Tülay Soylu, Olgun Küçük, İrfan Soylu, Sultan Hamit Tütüncü, Hüseyin Gürleyik'le bir görüşme gerçekleştirerek şube faaliyetleri hakkında bilgi aldı."
YOĞUN GÜN, MÜSTESNÂ SAATLER
Bu salı, en yoğun geçen günlerimizden biri oldu. Çünkü, eğitimci-şâir-yazarlarımızdan Ahmet SEZGİN buradaydı. Hemen oraya geçtik. Ordu Merkez İmam-Hatip Lisesi'ndeki konuşması bitmiş, soru-cevap ve kitap imzalama safhasındaydılar.
OSMÂNİYE KAZÂ, ŞİİRLERE İMZÂ
Ayrıca yazmak gerekir uzun uzun ama, şu kadarını ifâde edeyim ki; elimde Ahmet SEZGİN'e dâir bir ÖLÜM ŞİİRLERİ ANTOLOJİSİ var. Tek bildiğim bu. Bir de uzaktan faaliyetlerini, yayınlarını tâkip ediyoruz Zâten kitaplarını da hep imzalı olarak gönderiyor. Bu defâ da yenilerini getirmiş. Şu an elimde 6 tâne imzalı eseri var. Rabbimiz sayılarını artırsın hayırlısından, ömrüyle berâber.
LÜLEBURGAZ, TERME, ORDU
Bunları ayrıca konu edeceğiz de; tanışıklığımız nereden, birebir görüştüğümüzü falan da hatırlamıyorum. Talebemiz olacak da değil. Çünkü, o zamanlar bizim Lüleburgazlı yıllarımız ki, bu muhtemel değil. Çünkü, orta-lise yılları genellikle memleket yılları oluyor. İşte bunu sormanın tam zamânıydı;
---ÜSTÂD; NERDEN TANIŞIYORUZ?
Giderken yanımda 22 Nisan 1995 tarih ve imzalı ÖLÜM ŞİİRLERİ ANTOLOJİSİ kitabını da götürmüştüm;
- Bunu bizzat mı imzaladınız, yoksa imzalayıp postayla gönderme mi bu sonrakiler gibi?
OSMÂNİYE'DEN MÂVERÂ'YA
- Hayır; târihe bakınız muhterem hocam; bu OSMÂNİYE GÜNEYSU ŞİİR ŞÖLENİ târihi. Orda çok görüşemedik. Ben şiirimi okuyup dönmek durumunda kaldım. Ben sizi ordan beri tanıyorum. Ayrıca ondan da önce MÂVERÂ DERGİSİ'nden biliyorum. Orada mektup köşesindeki yazışmalarınızı tâkip etmiştim.
SELEF'TEN HALEF'E; MUSTAFA BAL BEY
Sonra, birlikte geldikleri fakülte arkadaşı, şu an, daha önce bizim 85-89 yılları arası yaptığımız Akkuş İmam-Hatip Lisesi müdürlüğünü deruhte etmekle halef-selef keyfiyeti arz ettiğimiz Mustafa BAL Bey hocamızı göstererek, onun vâsıtasıyla ötedenberi bize dâir bilgi ve haberlere muttalî olduğunu belirtti.
*AKKUŞ, PELİTLİYATAK;
Sonra bizim de birlikte geldiğimiz eğitimci-yazar Muzaffer Günay Bey de, bizim Akkuş'ta bulunduğumuz yıllarda bize çok yakın, aynı rakımda, dolayısıyla yayla hüviyetinde bir yer olan Pelitliyatak'ta görev yaptığı için hep birlikte, bir nevî bir zamanlar YÜKSEK UÇAN ESKİ DOSTLAR sadedinde hâtıra fotoğrafı çektirdik.
SANA SORMADAN HİÇ YAPAR MIYIZ?
Üstâdlarımıza teşekkür ediyoruz. Fotoğraf ta istemişler. Lâkin, bu arada bizim Facebook hesabımızda bir acâyiplik oldu. Kayboldu gitti. Bizim çocuklar bâzen sosyâl medyayla çok meşgûliyetimizi ileri sürerek "bir süre kapat, dinlen" falan diyorlar; acabâ onlar mı dedim ama, "babacııım, biz sana sormadan hiç öyle şey yapar mıyız?" dediler. Dolayısıyla bu mesele şu an muammâ. Bir uyarı falan da gelmedi ki sistem kapattı desem!
ESKİ ÜYELER, YENİ ARKADAŞLAR
Yeni hesap oluşturmaya çalışıyoruz ama 0'dan başlamak söz konusu. Eski üyeler kimdi? Hepsini bilmek, hatırlamak ne mümkün? Dolayısıyla işi akışa bırakıp belki de yepyeni bir arkadaş grubu portföyü oluşacak. Rabbimiz burada da hayırlılarla karşılaşmayı lûtfeylesin. Âmîn...
SOSYÂL AĞLAR, İŞTE BÖYLE BAĞLAR!
Asıl söylemek istediğimiz; bu meyânda, bugün çektiğimiz onca fotoğrafı ve haberi değerlendiremedik. Büyük bir akış bozuldu sanki. Hattâ bir kopuş, bir boşluk oldu.
İKİ GÜNDÜR GAZZE YOK!
Meselâ; iki gündür hiç GAZZE paylaşımı düşmedi ekranımıza. Çok ilginç. Hâlbuki bize çok geliyordu, sayfayı her açtığımızda peşpeşe sökün ediyor ve biz de paylaşmadan yapamıyorduk. Şimdi öyle paylaşımlar yapanlarla irtibat kopmuş olmalı, çünkü yeni hesapta üyelik yok.
GAZZE BİTTİ; MÜKTESEBÂT GİTTİ!
Zaman içinde tekrar o bağ oluşacak inşâllâh belki ama, bu arada bizim yaptığımız onca müktesebât ta güme gitti. Keşke onları WhatsApp tarafına aktarsaydım diyorum ama nâfile! Demekki onları da ayrıca önceden ayrı bir yere kopyalamak lâzım.
MİSÂFİR ARKADAŞLARIN DÖNÜŞLERİ
Bu fotoğraf ve haber paylaşımı eksiğini bu yazı kısmen karşılayacak inşâllâh. Ancak, geniş değerlendirmeyi daha sonraya bırakarak misâfir arkadaşların dönüşlerine yer vermekle yetinelim istiyoruz uzatmamak adına.
ANLAMLI ve GÜZEL BİR PROGRAMDI
Önce Ahmet SEZGİN: Çok anlamlı ve güzel bir program oldu elhamdülillah. Son anda bizim için gelmeniz, samimi ilginiz bizi çok mutlu etti. Allah razı olsun gül yürekli hocam. Öğrenci ve öğretmenler sohbetten çok etkilenmiş. Çok mutlu oldum. Rabbim hak ve hakikat üzere yaşamayı ve en güzel şekilde anlatmayı nasip eylesin.
NİCESİNDE BULUŞMAK ÜMÎDİYLE
Dün fotoğraf çekmişseniz paylaşırsanız sevinirim.
Görüşmek ve dualarda buluşmak dileğiyle Allah'a emanet olun. Selam, saygı, dua ve muhabbetlerimle değerli hocam...
İSTANBUL SARIYER'DEN
Bu da, yıllar sonra buluşmaya örnek Çatalpınar'da geçtiğimiz pazar benzer şekilde görüştüğümüz Ahmet YÜTER Hoca üstâdımızın teşekkür dönütü: (Dönüt te ne? Kullandık işte; belki de ilk. İster istemez. Artık bir gerçek!)
[15/5 18:44] Ahmet YÜTERsarıyerORTAKÖY:
Selamün aleyküm saygıdeğer hocam, şiirde, yazıda sanatta kalem ve kelam erbabı olmada üstadım, Allah razı ve hoşnut olsun sizden. Vefakarsınız. Yüreğiniz o genç ki imrenmemek mümkün değil. İman irfan ve vicdan güzelliğiniz o kadar coşkulu ki manen gıpta etmemek mümkün değil.
O ne güzel bir gündü andı zamandı. Yıllar sonra gelen iç alemimizi mutlu eden muhteşem bir zaman dilimi idi. Rabbim size hayırlı huzurlu geceler ve günler bereketli ömürler sağlık afiyetler versin inşaallah size. Sağolun varolun!
Selam hürmet ve dualarımla efendim.
Değerli Okurlar. Bu mesajların geldiği gün ODÜ'de Prof. Dr. Şâban Ali DÜZGÜN Bey'in DÎNİN GELECEĞİ, GELECEĞİN DÎNİ konulu konferansını dinledik. Bu da başlıyor başına bir konu. Uzun değerlendirme gerektirir. Şimdilik inşâllâh demekle yetinelim.
PROF.DR. BAHAEDDİN YEDİYILDIZ
Hattâ; şimdi, yazıyı gönderdiğimiz bu gün de OKSM'de GELİŞMENİN DİNAMİKLERİ; BİLİM ve KÜLTÜR konu başlığı ekseninde hemşehrimiz Prof. Dr. Bahaeddin YEDİYILDIZ'ı dinledik.
NE KÖŞE, NE DE ZAMAN
Bunların hepsini yazmaya ne köşe, ne de zaman el veriyor. Ama, hocaya soru da sorduğum için bu konferansa dâir de bir yazı kaleme almak istiyoruz. Yâni konu çok hayâtî. Ancak, buna da Yâ Nasîp demekten öte birşey yapamıyoruz şu an îtibârıyle.
KİM ÖZGÜR, KİM TUTSAK; YA DA BİZİ KİM TUTAR?!
Evet dostlar. Günler işte böyle geçiyor. Biz de elimizden geldiğince kısaca da olsa sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz. Son olarak; böyle bilgiye yönelik, zamanla bilince de etki etmesi muhtemel nicesinde buluşmak üzere Rabbimize başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere gerek fiilen, gerekse sosyo-kültürel olarak küfrün hegemonyası altında bulunan, hattâ kendini rahat ve özgür zannedenler dâhil cümleye kurtuluş lûtfetmesi niyâzıyla cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...