RTE Türk tarımın yok etmek için büyük çaba gösterse de çiftçilerimiz, üreticilerimiz üretmek için, ülkeye katkı sunmak için var gücüyle çalışmaktadır. Tarımın ana girdileri olan mazot, tohum, gübre, enerji ve su fiyatlarının yüzde 100 olan enflasyon rakamlarıyla yarışırken, taban fiyatlarının da buğdayda olduğu yüzde 13 gibi komik rakamlar verilirken bu ülke de tarım kalkınamaz. Tarım da kalkınma olmadığı zaman da ülke kalkınamaz.
RTE ve Hükümeti’ nin Türkiye ile ilgili hiçbir plan ve projesi olmadığından tarımda sürekli geriye gidiyoruz. Tarım da ağırlıklı ürünler olan buğday, arpa, ayçiçeği, mısır ve pancardır. Üretici pancar ekmediği veya ekemediği için şekeri, buğday ve arpa ekemediği için samanı dışarıdan alıyoruz. Daha önce mercimek sattığımız ülkeden bugün mercimek alıyoruz.
Peki, dışarıdan aldığımız ürünleri bize satan ülkelerin çiftçileri zararına mı üretim yapıyorlar? Kesinlikle hayır. Tarım ürünleri almak için başka ülkelere ödediğimiz milyarlarda parayı kendi üreticimize versek! Hem çiftçimiz, hem de devletimiz kazançlı çıkacak. Çiftçi ve üreticimiz yüzbinlerce dönüm araziyi ekmiyor, boş bırakıyor. Bu araziler de üretime kazandırılmalıdır.
.Sebze ve meyvelerde de durum hiç de iç acıcı değil. Tarlada 20-25 TL ya alınan sebze pazarda ve manavda 100-125 TL’ ya satılıyor. Meyvelerde de dalındaki fiyatla tezgahlardaki fiyat arasında 6-8 kat fark var. On binlerce meyve ağacı kesildi. Üreticiler hayvancılık ta da zarar etti. Büyük Şehir yasasıyla köy statüsünden çıkarılıp mahalle yapılınca köyün malı olan meralarda belediyeye devredildi. Peki aradaki büyük fark kimin cebine girdi? Üretici mağdur, tüketici mağdur. Memnun olan aracı ve tefeci.
Bu arada gözden kaçırılmaması gereken önemli konu, işgücünün azalmasıdır. Tarım işi babadan oğula geçer. Bu işler sevgi, bilgi ve birikimle olur. Toprağın içinde olmadan, dışarda çiftçi olunmaz. Resmi kayıtlara göre ülkemizdeki çiftçi sayısı hızla azalmaktadır. Gençler şehirde yaşamak için köylerini terk ediyorlar. Şehirde asgari ücretle çalışıyor, işsiz geziyor fakat köyünde iki bin lira yevmiyeye çalışmıyor. Köy okullarının ve köy sağlık ocaklarının açılması ilk adım olmalıdır.
Planlı, sistemli, verimli bir şekilde yürütülmesi gereken tarımsal üretim ülkemizde ne acıdır ki yap-boz tahtasına döndü. Çiftçinin, dolayısıyla Türkiye’ nin kaybolan yıllarına, üretim düşüşüne mal olan bu yaşanan gerçekler ülkemizin her yerinde aynı. Bu sorun sadece ve sadece kamucu, planlı bir tarım politikasıyla çözülebilir.
M. Kemal ATATÜRK çok güzel söylemiş: “Köylü milletin efendisidir”
servetsenyigit@gmail.com