TV’ ler de ve gazetelerde vahşice kadın ve çocuk cinayetleri ve çocuk istismarı haberlerini izliyoruz okuyoruz. Diyarbakır/Tavşantepe köyünde yaşanan, 8 yaşındaki Narin Güran cinayeti ve Tekirdağ / Malkara’ da 2 yaşındaki Sıla bebek cinayeti derken İstanbul surlarında vahşice katledilen İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’ in öldürülmeleri aklımızda kalan son örnekler.
Bu örnekleri son zamanlara yaydığımızda kadın ve çocuk istismarlarının, tecavüzlerinin, dövülmelerinin ve darp edilmelerinin ne kadar çok arttığını görebiliyoruz.
Toplumumuzu böyle olaylara alıştırıyorlar sanki. Cami avlusunda son görev için gelenlere bakıyoruz bir avuç halkı görüyoruz. Ne kadar tepkisiz bir toplum olduk. O cami avlusunun dolup taşması gerekmez miydi? Özellikle kadınların, annelerin, koşarak gelmesi gerekmez miydi? Yalnız ca Türkiye Gençlik Birliği (TGB) alanlara çıktı ve Eskişehir’ de “insanı çürüten düzeni yıkıyoruz” sloganıyla yürüyüş yaptı. İstanbul ve Konya yürüyüşleri izledi. Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) açıklama yaptı.
Her zaman rakamların doğruyu belirttiğini savunurum. Böyle baktığımızda da, Türkiye’ de 7.6 milyon çocuğun yoksul olduğunu ve 2 milyonunun derin yoksulluk içinde olduğunu görüyoruz. Çocuk yoksulluğu çok önemli. Çocuk o sudan akıp geçtikten sonra onu tekrar geriye döndüremeyiz. Yoksul çocukların okula ulaşımı, okulda sağlıklı bir beslenme sağlanması, bu çocuklara tamamlayıcı eğitim verilmesi çok önemli.
Toplumda adalete güven ne yazık ki azaldı. Kadım mücadelesine ilişkin anayasamızda önemli yasalarımız var ancak etkin bir uygulama yok. Kadına ve çocuğa karşı suç işleyen biri, mahkemeye kravat takıp geldiğinde iyi hal indirimi alabiliyor. İnfaz sisteminde de sorunlar var. Daha mahkeme kararında aldığı cezaya, infaz yasası nedeniyle hemen indirim uygulanıyor. Tacizde yakalanan birinin yargılanması gerekirken bir bakıyorsunuz salıverilmiş. Böyle durumlar çok arttığı için de toplumumuzun adalete güveni azalıyor. Bir olay olduğunda “ne olacak yine serbest kalacak” düşüncesi yaygınlaşıyor.
Her olayın ardından soruyoruz: uyuşturucu mu kullanıyordu, psikolojik sorunları mı vardı, sosyal medya mı neden oldu… Olayların temeliyle, çocuğu o aşamaya getiren koşullarla ilgili bir sorgulama yapılmıyor. Yetkililer ailelere başsağlığı dilemenin ötesine geçmiyor. Kadına ve çocuğa verilen kaynak, Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın (GSYIH) binde beşi, AB ortalaması yüzde 1.7 , Yoksul hanelerdeki çocuklara özen göstermek, onları eğitimle ilişkilendirmek, sağlık sorunlarını çözmek, sosyal uyumunu desteklemek için bu payı artırmak şarttır. Devlet çocuk yoksulluğuna karşı mutlaka ve acilen politika geliştirmelidir.
servetsenyigit@gmail.com