Bırakamadıkların kimi zaman yitip giden talihsiz bir çocukluk yaşantısıyken kimi zaman sana kendini değersiz hissettiren romantik bir ilişki olarak yaşamına yansır. Bazen sana kendini yargılandığını hissettiren bir terapi süreciyken bırakamadığın bazen de içine şüphe tohumları ekilmiş bir arkadaşlık ilişkisi olabilir. Kabul görmediğini içten içe hissettiğin bir iş yeri ya da yaşanması mümkünken yaşayamadıkların olabilir. Yarım bırakmayı kendine yakıştıramadığın bir kitap ya da sırf başladın diye sürdürmekte ısrarcı olduğun bir film… Bırakamadığın her neyse önce kendi korkularını ve engelleyici düşüncelerinin farkına varmalı ve bunlarla yüzleşebilme cesaretini alabilmelisin. Çünkü başlamak dediğin şey de zihnindeki ağırlıklardan kurtulmak ve yenilenebilme yolculuğundan ibarettir.
Bu tanıdık hissi eskimiş ama avuç içinde sımsıkı tutulan bir anahtara benzetiyorum. Elinde tuttuğun, belki bir daha açmayacağın bir kapının anahtarı. Kapıyı kapattığını bilsen de o anahtarı atmak istemiyor, atmaya kıyamıyorsun. Çünkü olur da ya geri dönmek istersen? Bu, eskiye olan bağımlılığın ve yeniye güvenememenin yüzeye yansıyan yalnızca bir simgesidir. Yeni bir başlangıç yapmak, zorlayıcı olabilir. Fakat inanıyorum ki bırakabilmek kimi zaman yeni bir şeye başlamaktan çok daha zordur. Çünkü tanıdık olanla vedalaşmak, belirsizlik ve kayıpla baş etmeyi de beraberinde getirir.
Geçmişte yaşanmış olumsuz deneyimler bugün karanlık bir iklim yaratarak yeni başlangıçlardan kaçınmaya sebep olabilir. Olumsuz deneyimlerin etkisi, insanı tekrar aynı şeyleri yaşamaktan korkmaya iter. İnsan bırakamadığı her an, farkında olmadan yük taşıdığı bir sırt çantasıyla yaşamına devam eder. Sırt çantandaki fazla eşyaları çıkarabilirsen üzerindeki duygusal yükleri de ancak o zaman azaltabilirsin. Bırakmak; gereksiz yüklerden arınıp, daha hafif bir yola çıkmaktır.
Emek ve zaman harcanan herhangi bir şeyden vazgeçmek, bu yatırımdan bir nevi “zarar” edildiği düşüncesini doğurur. Bu düşünce tohumu, harcanan emeğin veya zamanın boşa gideceği korkusuyla insanı eskiye bağımlı kılar. Geçmişi değiştiremeyiz ama yola devam etmeyi tercih edebiliriz. Başlamak da yarı yolda bırakmak da, tutmak da bırakamamak da birer seçimdir. Peki, senin seçimlerinin ardında yatan gerçekler neler?
Bırakmak, alışkanlıkları değiştirmek ve yeni bir düzene geçmek anlamına gelir. Değişim ise hayattaki tek sabit gerçektir ve ona uyum sağlamak, esneklik ve cesaret ister. Değişimi bir tehdit olarak değil, bir fırsat olarak gördüğümüzde, kendimizi geliştirebileceğimiz yeni olanaklara ve deneyimlere açılabiliriz. Tanıdık alışkanlıklar ve rutinler, insana güven ve konfor sunar. Yeni bir başlangıç, kişinin bu alışkanlıklardan çıkmasını ve konfor alanından ayrılmasını gerektirir, bu da çoğu zaman yüzleşmemek için kaçınmayı beraberinde getirir.
İnsan zihni, güvende hissettiği, tanıdık olana bağlı kalma eğilimindedir. Bir ilişki, iş ya da düşünce bizi mutsuz etse bile, onun sağladığı güvenlik hissinden vazgeçmek kolay değildir. Bunun yanı sıra geçmişte yaşanan olumlu anılar, insana kendisini güvende hissetmesine yardımcı olabilir. Nostalji, geçmişteki mutlulukları ve güzel anıları hatırlatarak o küçük anlara bağlayabilir. Bu durum, geçmişi bırakmayı zorlaştırır çünkü eski anılar, kişiye ait bir parça gibi hissettirir.
Babita Spinelli der ki; “Kalp bir şeye derinden bağlandığında, onu bırakmak çok zor olabilir. O şeyin senin için doğru olmadığını bilsen bile, bağın derinliği çok güçlü olduğu için yine de ona tutunursun.”
Bırakmak ve devam etmek konusunda karar verme aşamasında kararsız kaldıysan, bırakman için geçerli olan nedenlerin bir listesini hazırla. Devam etmenin ve bırakmanın yaşamına etkileri neler olacak derinlemesine düşün.
Son olarak, kötü deneyimleri kendi içine hapsetmek yerine duygularına alan açmayı deneyebilirsin. Geride bırakmak istediğin şey sana acı veren duygularınsa, bunun hakkında konuşabilmek en önemli adım olacaktır.
Sevgiyle kalın..