Yeni başhekimden ilk hamle
MTV’de son gün yarın
Lüleburgazlı sporcudan büyük başarı
Lüleburgaz Sanayi esnafı su faturalarına volkan gibi patladı
Bu yazı 30 Ocak 2025, Perşembe 09:35:16 tarihinde eklendi. 57 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

SİBEL KOCAMAN İLE DOĞA ÜZERİNE - Sibel Kocaman

SİBEL KOCAMAN İLE DOĞA ÜZERİNE

Merhaba Değerli Hürfikir Gazetesi Okuyucuları,

Artık her Çarşamba DOĞA Üzerine yazılarımla sizlerle olacağım. 

10 yıldır TEMA Vakfı Gönüllü Temsilciliği yapmakta olduğumdan bilgi birikimimi sizlerle paylaşmak istedim. Biliyorum merak ettiğiniz her konu hakkında Google ‘a yazıp bilgi alabiliyorsunuz. Ancak gazete köşe yazısı okuyucusu olmanın bir ayrıcalık olduğunu düşündüğüm için ben de DOĞA üzerine merak edebileceğiniz konuları buradan sizinle paylaşmak istedim. Bunun için de değerli Hürfikir Gazetesi İmtiyaz Sahibi Özgür Kaya’ya teklifi için KOCAMAN teşekkür ederim. 

DOĞA deyince aklınıza ilk ne geliyor? Orman, ağaç, kamp, toprak, hava, su, çiçek, böcek vb. 

TDK’ya göre DOĞA; kendi kuralları çerçevesinde sürekli gelişen, değişen canlı ve cansız varlıkların hepsi, tabiat, insan eliyle büyük değişikliğe uğramamış, doğal yapısını koruyan çevre. Eveeeetttt, altı çizili ve kalın yazılı “İNSAN ELİYLE BÜYÜK DEĞİŞİKLİĞE UĞRAMAMIŞ” cümlesine vurgu yapmak istiyorum. Yani DOĞA’ yı değişikliğe uğratan maalesef biz insanlarız. Dolayısıyla hepimize çok iş düşüyor. 

Temiz bir kentte yaşamak istiyorsak öncelikle “ÇÖP” konusundan başlamamız lazım. Devleti, Yerel yönetimleri, Temizlik İşçilerini suçlamak ve her şeyi onlardan beklemek ne kadar doğru?  Peki biz yeterince temiz miyiz? Sigara izmaritlerimizi, pet şişelerimizi, çöplerimizi gelişi güzel mi atıyoruz? Geri Dönüşüm yapıyor muyuz? Kendimize bir özeleştiri yapın istiyorum. Örneğin Lüleburgaz’ın etrafındaki köylerde bulunan göletlere pikniğe gittiğinizde yanınızda götürdüğünüz yiyecek, içeceklerin artıklarını  yanınızda mı götürüyorsunuz yoksa orada doğada gelişi güzel mi bırakıyorsunuz? Biz, çevre gönüllüleri ile Sakızköy, Celaliye, Tatarköy Göletlerinin etrafını temizlerken gerçekten içimiz yandı o dağ gibi pisliği görünce. Meselenin çöp toplamak değil çöp atmamak olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum. “KÖYLERİMİZ DE KALPLERİMİZ GİBİ TEMİZ OLSUN” diyerek bundan sonra pikniğe gittiğinizde dönüşte çöplerinizi oralarda bırakmamanızı umuyorum. 

Bu yıl Lüleburgaz Afet ve Koordinasyon yılı. TDK’ya göre “AFET” ; çeşitli DOĞA olaylarının sebep olduğu yıkım. Afetleri ; deprem, yangın, sel, çığ ,toprak kayması, fırtına, hortum, volkan patlaması diye sayabiliriz. İklim Değişikliğinden kaynaklı susuzluk , gıda sorunu, salgın hastalıklar, göçler de bence AFET sayılmalı. Özellikle bereketli saydığımız Trakya toprakları susuzluktan kaynaklı artık bereketini kaybetmekte . 

Su kaynaklarımız sınırlı ve hızla tükenmekte. Sularımızın %1’i kullanılabilir tatlı sudan oluşuyor. Türkiye’nin kişi başı yıllık su miktarı 1400-1500 metreküp iken Trakya’da bu miktar 150-200 metreküp. Bu durum ne kadar büyük bir su kıtlığı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. 

Türkiye’de son 50 yılda 36 göl kurudu. Uzmanlar İklim değişikliği ve su kaynaklarındaki azalma nedeniyle Trakya’nın su açığının 2050 yılına kadar 500 milyon metreküpe ulaşabileceği uyarısında bulunuyorlar. Nüfus üç kat artarken, su tüketimi altı kat arttı. Ülkemizin en çok ayçiçeği üreten bölgesi Trakya’da çiftçiler bu yıl yağışların yetersizliğinden kaynaklı olarak ayçiçeği ekim alanlarını henüz hazır hale getiremediklerini dile getiriyor. Göl ve göletlerden çekilen sular, yeraltı kaynaklarında azalan su miktarı gelecek açısından uyarı veriyor. Ülkemizin % 73.4’ü çölleşme tehlikesi altında. Doğaya ve toprağa verilen zararların etkileri, ekonomik kayıplar, yokluklar ve göçler olarak sonuçlanıyor. Çözüm yine topraktan geçiyor. Bunun için arazi kullanım planlarının hazırlanması, kanunlarda yer alan orman, mera ve verimli tarım toprakları başka amaçla kullanımı kolaylaştıran hükümlerin yürürlükten kaldırılması, erozyonla mücadele edilmesi, sürdürülebilir tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması ve tahrip edilmiş arazilerin eski haline getirilmesi yani restorasyon çalışmaları yapılması gerekiyor.

Kırklareli ve Edirne’ye su sağlayan Kayalı Barajı’ndaki seviyesi % 3’e düştü. Suyu tasarruflu kullanmalı. 

Canlı hayatının ve doğadaki tüm döngülerin devam etmesi için kesinlikle gerekli olan çok kıymetli bir madde bulunuyor: Su. Fakat hızla tükettiğimiz kaynaklar, bilinçsiz kullanım ve ihmaller sonucunda maalesef ihtiyacımız olan suyun tükenmesi tehlikesiyle karşı karşıyayız. Özellikle son yıllarda artan küresel ısınmanın su kaynakları üzerinde çok kötü etkileri bulunuyor.

Su kaynaklarımızı korumak, doğru kullanmak ve geri dönüştürmek geleceğimiz için kritik önem taşır. Suyun varlığının devamını sağlayabilmek adına bireyler olarak üzerimize düşeni yapmalı ve gelecek nesillere iyi bir dünya bırakmak için uğraşmalıyız.

Tükenen su kaynaklarını korumak, çevremiz için gereken sorumlulukları yerine getirmek ve sonraki nesillere temiz bir dünya bırakmak hepimizin görevi.

Haftaya görüşmek üzere SUSUZ kalmayın Hoşkalın. 

Yazdır Paylaş
Diğer Sibel Kocaman Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek