Sevgili dostlar öncelikle tüm sevenlerimin ve yazılarımı okuyan herkesin geçmiş Ramazan bayramını kutluyorum.
Sayın iktidar sahipleri "siz bu insanları anlamadınız yada anlamak istemiyorsunuz.
Ne diyordu Gezi eylemlerinde gençler "söz konusu olan iki ağaç değil"
Üzerinden tam 12 yıl geçti ve gençler size yine benzer bir şey söylüyor "Söz konusu olan Ekrem İmamoğlu'nun diploması değil biz adalet istiyoruz"
Bunları söyleyen 18-19 yaşındaki çocuklarımızın üzerine kolluk kuvvetleri ile orantısız güç uyguladınız ve darp ettiniz, bazılarını bayram öncesi tutuklayıp Silivri cezaevine gönderdiniz.
Bu çocukları ve kimsenin inanmadığı saçma sapan gizli tanık ifadeleri ile derdest ettiğiniz milyonlarca insanın Cumhurbaşkanı adayı olan Ekrem İmamoğlu'nu derhal serbest bırakın.
Türkiye, son dönemlerde sokaklarda yankılanan gençlerin sesiyle çalkalanıyor. Hükümetin uyguladığı politikalar, gençlerin adalet ve eşitlik arayışını ateşlendirirken, bu protestoların merkezinde İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması yer alıyor. Gençler, sadece bir liderin değil, aynı zamanda kendi geleceklerinin de tehlikede olduğunu hissederek sokağa döküldüler.
Protestolar, gençlerin sadece İmamoğlu'nu değil, hükümetin genel tutumunu da hedef aldığını gösteriyor. Adaletsizlik, hukuksuzluk ve haksızlıklar, gençlerin toplumsal duyarlılığını artırmış durumda. Sokaklarda yankılanan sloganlar, bir neslin umudunu ve öfkesini simgeliyor. Gençler, seslerini duyurmak için toplumsal bir hareketin parçası olmayı seçiyorlar; bu durum, gelecekteki siyasi iklimin nasıl şekilleneceğinin de habercisi.
İmamoğlu'nun tutuklanması, birçok genci yalnızca bir siyasi figürün hapsedilmesi olarak görmekle kalmayıp, aynı zamanda demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına yönelik bir tehdit olarak değerlendirdi. Gençler, bu olayın sadece bir başlangıç olduğunu, adalet arayışlarının devam edeceğini belirtiyorlar. Hükümetin baskıcı politikalarına karşı durmak, onların geleceği için çok daha önemli hale gelmiş durumda.
Sokaklardaki gençlerin isyanı, yalnızca bir protesto değil, aynı zamanda bir umudun habercisidir.
Gelecek kaygısı taşıyan bir nesil, adalet talepleriyle birleşerek, değişim rüzgarlarını estirmek istiyor. Bu noktada, gençlerin sadece birer izleyici değil, aktif birer katılımcı olmaları gerektiği gerçeği de önem kazanıyor. Ülkenin geleceği, bu gençlerin adalet ve eşitlik konusundaki kararlılığına bağlı.
Sonuç olarak, gençlerin sokaklardaki isyanı, sadece İmamoğlu'nun tutuklanmasına karşı bir tepki değil; aynı zamanda adalet, özgürlük ve insan hakları için bir mücadeledir. Bu mücadele, sadece bugünün değil, yarının da şekillenmesinde kritik bir rol oynayacak. Gençlerin sesi, sadece sokaklarda değil, gelecekteki karar alma mekanizmalarında da duyulmalı. Adaletin sağlanması için atılacak adımlar, bu gençlerin cesareti ve kararlılığı ile mümkündür.
Ve son olarak Ataol Behramoğlu'nun bir şiirinin iki kıtası ile bu hafta ki yazımı sonlandırmak istiyorum
Kıran vurdu memleketi
Zalimler Hakan olmuş
Yedikleri yoksul eti
İçtikleri kan olmuştur
Kula kulluk etmeyenin
Vicdanını satmayanın
Haram lokma yutmayanın
Mekanı zindan olmuştur.
Daha adil günlerde görüşmek üzere
Sevgi ile kalın