Köylerde sorunlar çözüme kavuşuyor
Kirlenen Saranlı Deresi'nin rengi değişti
Milletvekili Ediz Ün’den Milli Eğitim Bakanına sert eleştiri
Bu yazı 08 Nisan 2025, Salı 10:20:17 tarihinde eklendi. 249 kez okundu.
12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto

Ayn Rand: Kendi Hayatının Kahramanı Olmak - Özden Öztürk

Sevgili okurlar, bugün sizi edebiyat dünyasının belki de en çok tartışılan isimlerinden biri olan Ayn Rand ile tanıştırmak istiyorum. Biliyorum, Rand’ı duyanlar arasında kimisi hayranlıkla, kimisi ise eleştiriyle yaklaşabilir. Ama kabul edelim, onun fikirleri ve romanları bir şekilde hayatımıza dokunmayı başarıyor.
Ayn Rand: Kendi Hayatının Kahramanı Olmak

Ayn Rand’ın hikâyesi, kendisinin yaşamını bir roman kahramanı gibi şekillendiren olaylarla dolu. 1905 yılında Rusya'da doğan Rand, henüz genç yaşlarında Çarlık Rusyası’nın yıkılışına ve Sovyetler Birliği'nin kuruluşuna tanık oldu. Bolşevik Devrimi'nin ardından ailesi, ekonomik ve toplumsal kaosun ortasında ciddi zorluklarla mücadele etti. Bu dönemde kişisel özgürlüğün yokluğu ve bireylerin devlet tarafından ezilmesi, genç Rand’ın zihninde derin bir iz bıraktı. Tam da bu sebeple bireyci düşüncelerinin temelleri burada atılmaya başlandı.

Ama asıl dönüm noktası, onun 1926 yılında Amerika’ya göç etmesiyle başladı. Sovyet rejiminin kısıtlayıcı ortamından koparak özgürlükler ülkesi olarak gördüğü Amerika’ya adım atan Rand, burada tamamen farklı bir dünya ile karşılaştı. Amerika’nın sunduğu bireysel özgürlükler, kapitalizmin dinamik yapısı ve “herkes kendi şansını yaratabilir” anlayışı, onun fikir dünyasını derinlemesine etkiledi. Kendi sözleriyle, Amerika’ya geldiğinde hayatının ilk kez kendisine ait olduğunu hissettiğini belirtmiştir.

Rand'ın eserlerinde, bu iki dünyayı nasıl sentezlediğini görebiliriz. Rusya’daki baskıcı kolektivist rejime olan eleştirisi, onun bireycilik ve özgürlük temasını neden bu kadar güçlü işlediğini açıklar. Diğer taraftan Amerika'daki liberal düşünce ve kapitalizmin ruhu, onun “başarıya kendi çabasıyla ulaşan birey” fikrini beslemiştir. Romanlarındaki Howard Roark ve John Galt gibi karakterler, tam da bu hayat tecrübelerinin bir yansımasıdır.

Howard Roark’tan bahsetmişken, onun kendi inşa ettiği binayı havaya uçurması roman dünyasının unutulmaz anlarından biridir. Peki neden? Çünkü Roark, yarattığı eserlerin, kendi tasarladığı şekliyle var olmasını savunur. Bir başkasının onun eserini değiştirme hakkı olmadığını düşünür. Binası, onun özgün yaratıcı ruhunu ve ideallerini temsil eder. Ama bu bina, onun istemediği şekilde değiştirildiğinde, artık Roark’a ait olmaktan çıkar. İşte bu yüzden Roark, kendi eserini savunmak adına onu yok etmeyi seçer. Bu, bir bireyin kendi idealleri için ne kadar ileri gidebileceğinin çarpıcı bir sembolüdür.

Rand’ın felsefesini anlamanın anahtarı, "Objectivism" (Nesnelcilik) dediği düşünce sisteminde yatıyor. Basitçe söylemek gerekirse, Rand’a göre birey, kendi mutluluğu için yaşamalıdır. Başkalarının yüklerini taşımak ya da fedakârlık kisvesi altında kendi değerlerinden ödün vermek insan doğasına aykırıdır. Rand der ki: “Bir insanın değerini, kendi yaşamını ne kadar büyük bir sanat eseri haline getirdiği belirler.”

Bu ifadeler ilk başta bencillik gibi görünebilir, değil mi? Ama biraz düşününce, aslında Rand’ın “bencillik” dediği şeyin anlamı değişiyor. Burada, başkasını ezmek ya da çıkar peşinde koşmak yok. Daha çok, kendi potansiyelini gerçekleştirmek, dünyaya katkıda bulunmak, kendi ideallerine sadık kalmak var.

Ayn Rand okumak, her zaman kolay bir yolculuk değildir. Kimi zaman onun fikirleri rahatsız edici olabilir; size farklı bir ayna tutar. Ama belki de tam da bu yüzden kıymetlidir. Rand’ın dünyasında, hiçbir şey yüzeysel değildir. Hayatın anlamını, bireysel özgürlüğü ve yaratıcılığı yeniden sorgulamanız için sizi kışkırtır.

Son olarak, Rand’ın şu sözünü hatırlatmak isterim: “Kendi hayatının anlamını bulmak isteyen bir insan, önce kendi kahramanı olmayı öğrenmelidir.” İşte bu yüzden onun eserlerini okurken, sadece bir hikâye değil, kendi hayatımızın sorumluluğunu üstlenmekle ilgili bir ders alırız.

Sevgili okurlar, belki bir sonraki kitabınızı seçerken Ayn Rand’ın dünyasına küçük bir pencere açarsınız. Kim bilir, belki de o pencereden bakarken kendi kahramanınızı görürsünüz.

Yazdır Paylaş
Diğer Özden Öztürk Yazıları
hurfikir.com.tr’da yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Hürfikir Gazetesi sorumlu tutulamaz.
Tasarım by Webdestek