Sevgili dostlar
ATATÜRK'ÜN kurduğu ülkede Cumhuriyet değerlerinin sağladığı imkanlar ile bir eli yağda bir eli balda katmer katmer kazançlar sağlayanlar utanmadan sıkılmadan Atatürk'ün onlara sağladığı imkanlar sayesinde yine bu ülkenin değerlerine saldırıyorlar.
Son günlerde ülkemizde yaşanan hukuksuzluklar su yüzüne çıktı özellikle ufacık gençlerimize yapılanlar akıl alacak gibi değil ve bizlere düşen de bu yapılanları halkın hafızalarında taze tutmak ve unutturmamak.
Sevgili dostlarım!
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşma hedefiyle yola çıkmış bir ülke olarak, bireylerin hak ve özgürlüklerini korumak adına birçok ilke benimsemiştir. Bu ilkeler ışığında, toplumun her kesiminde adaletin sağlanması ve haksızlıkların önlenmesi gerekliliği, Cumhuriyetimizin temel taşlarından biridir. Ancak, günümüzde bu değerlerin ne denli içselleştirildiği ve savunulduğu tartışma konusudur.
Cumhuriyet değerleri, bireylere eşitlik, özgürlük ve adalet sunarken, bir yandan da bu değerlerin korunmasını gerektirir. Bugün, bir eli yağda bir eli balda yaşayanların, toplumda yaşanan haksızlıklara karşı suskun kalması, en büyük tehlikelerden biridir. Çünkü bu suskunluk, adaletin, eşitliğin ve insan onurunun ayaklar altına alındığı bir ortamın gelişmesine zemin hazırlar. Atatürk’ün bizlere emanet ettiği bu değerlerin, sadece sözde kalması değil, somut eylemlerle desteklenmesi gerektiği açıktır.
Hz. Ali’nin "Bir yerde zulüm varsa durduramıyorsan, duyur" sözü, bu bağlamda oldukça anlamlıdır. Zulme karşı duyarsız kalmak, en az zulme ortak olmak kadar tehlikelidir. Haksızlıklar karşısında sessiz kalanlar, bir nevi bu zulmün devam etmesine göz yummaktadırlar. Özellikle çocuklar gibi savunmasız bireyler üzerindeki baskılar, toplumun geleceğine yönelik büyük bir tehdit oluşturur. Genç nesillerin, adaletin, eşitliğin ve özgürlüğün olmadığı bir ortamda yetişmesi, sadece bireyler için değil, ülke için de yıkıcı sonuçlar doğuracaktır.
Bugün, yalnızca kendi konfor alanımızda yaşamakla kalmayıp, çevremizdeki haksızlıklara karşı da ses çıkarmalıyız. Haksızlıklara karşı duyarlı olmak, toplumun her kesiminde farkındalık yaratmak, adaletin sağlanması için elzemdir. Unutulmamalıdır ki, bir toplumun iradesi, bireylerinin duyarlılığı ile şekillenir. Bu nedenle, haksızlık karşısında susmak, dilsiz şeytan olmaktan başka bir anlama gelmez.
Cumhuriyetimizin değerlerine sahip çıkmak ve bu değerleri yaşatmak hepimizin sorumluluğudur. Haksızlıklar karşısında sessiz kalmak, geleceğimizi karartmak anlamına gelir. Bu sessizliği bozmamız, haksızlıklara karşı durmamız ve adaletin sağlanması için mücadele etmemiz gerekmektedir. Unutmayalım ki, adaletin sesi, toplumun sesi olacak ve bu ses, zulme karşı yükselen bir çığlık haline dönüşecektir.
Sevgilerim ile.